BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan, salı günü AKP Grubu’nda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a sitem ederken, "Koalisyon bakanı gibisiniz" demesi dikkatimi çekti.
İlginçtir, ben bu sözü son bir hafta başka AKP’lilerden de duydum.
Herkesin uzun zamandır gördüğünü anlaşılan Başbakan da fark etti.
Aynı Erdoğan, Unakıtan’ı fırçalamadan önce de, "Kabinenin zencisiyim; ama skorer oyuncu olduğumdan sürekli takımdayım" diyen Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le konuştu.
Erdoğan’ın, geçen hafta, "Kimse farklı hesap yapmasın, bir dönem daha iktidarız" demektense, "Türkiye koalisyon kültürüne alışık değil" diyerek bir korku kuşkusunu dile getirdiğini de anımsatalım.
CHP’NİN SİNE-İ MİLLET SIKINTISI
Bence Başbakan, daha fazla seyirci kalması halinde, siyasette de bir Haluk Ulusoy’un çıkıp güvenilir kaleyi alabileceğini görmekte.
Çünkü, bugüne kadar CHP’nin bir çıkmazına güvenen Erdoğan, o çıkmazın aşılabileceğini de görmüş olabilir.
Sözünü ettiğimiz çıkmaz, 1999’da CHP’nin, 2002’de de MHP’nin seçime giren partiler olarak Meclis dışında kalmış olmaları.
Bu durum, CHP’nin yoğurdu üfleyerek yemesine neden olurken, seçimi getirecek en büyük kozu olan sine-i millete dönüşünü de engelliyor.
Ancak, CHP’nin kendi ilkelerine zıt bir ismi Çankaya Köşkü’ne gönderecek sürece direnmemesi de başka bir çıkmazını oluşturuyor.
Buradan çıkış AKP’nin, CHP’nin desteğini alan demiyorum; ama hiç değilse CHP’nin tepkisini çekmeyecek bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasıdır.
Yoksa Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Başbakan yardımcılarının oluşturduğu tepe kadroların tamamında eşleri türbanlı siyasiler oturacak.
Bu tablo AKP’nin, "Türkiye ortalamasıyız" iddiasıyla paralellik göstermez.
O zaman da türban sorunu daha keskin biçimiyle seçim meydanlarına taşınır.
AKP, bundan kazançlı çıkabileceğini; en azından, bu keskinliğin Meclis’e yeniden iki parti (AKP ve CHP) sokabileceğini düşünüyor olabilir.