YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararının Kemal Kılıçdaroğlu’na altın tepside sunulmuş bir şans olduğunu, bunun gereğini yapması halinde CHP tabanının, “Otoriteni göster” talebini karşılamış olacağını yazmıştım.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi yenileştirme ve dönüştürme iddiasıyla yola çıktığı; ancak bu yolda parti yönetiminden yeterince destek bulamadığı ortadaydı ve bu gerçeği dillendirmeyen de kalmamıştı. Önder Sav’ın, “Genel Başkan’ın hilafına hiçbir harekette bulunmam” açıklamalarına karşın, kendisinin ve bazı arkadaşlarının açıklamaları, “Kılıçdaroğlu’na itibar yitirtme çabaları” olarak yorumlanmıştı. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden bu yana kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı gösteren uzun bir liste yapmam çok mümkün. NE CHP DÜNKÜ CHP NE DE KILIÇDAROĞLU Şimdi ortada tamamen yeni bir süreç var, buradan CHP ve Kılıçdaroğlu’nun yeni bir sıçrama yaparak çıkması mümkün; çünkü yeniyi temsil etmek, değişimi adres gösteren tarafta durmak son derece avantajlı, önemli. CHP’de dün Kılıçdaroğlu, pek çok kişiyi şaşırtan bir operasyona imza attı. Malum, sabrını herkesi şaşırtacak kadar koruyabilen ve söz konusu olan partisi ise ‘vuruşmayı’ sürekli reddeden biri olarak Kılıçdaroğlu, dünkü tavrını geliştirmişse ne CHP eski CHP olabilir, ne de Kılıçdaroğlu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararını sabırla beklediği bilinen bir gerçekti, bu kararın kendisine sağlayacağı olanağa Önder Sav’ın bu kadar ciddi bir itirazda bulunması bardağı taşıran damla olmuştur. Öte yandan Sav da Kılıçdaroğlu’nun kendisine rağmen parti yönetiminde bir düzenleme yapmayacağına inanmış ve bu inançla da restleşmeye gitmek istediyse hani kelimenin tam anlamı ile “Lideri olaylar, gelişmeler yaratır” tezine bir kez daha haklılık kazandıran fırsatı da sağlamış olabilir. YÖNETİMDEN UZAKLAŞTIRMA Kılıçdaroğlu, Sav’ın hiç beklemediği bir hareket yaptı; kendisini ve ekibini parti yönetiminden uzaklaştırdı, her yere kendi elini uzatır konuma geldi. Dünün en önemli olayı budur ve üstüne Kılıçdaroğlu, “Korku imparatorluğunu yıktık” diyerek reste karşılık verdi, meydan okudu. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı dönemine dönüldü, CHP seçmeni Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin ittifakını sevmişti, ona destek verdi. O ittifak genişleyerek şimdi İstanbul’un ötesine geçmeye, bütün Türkiye’ye yayılma çabası içinde olacak; ama işlerinin kolay olmadığı ortada. Kim ne derse desin Önder Sav, CHP’de bir vakadır, bir güçtür. Korku ile anılan imparatorlar yetkileri yok olduğunda erken güçsüzleşirler. Biz de merakla bekleyeceğiz; Sav böyle biri mi, değil mi? Şimdi artık bu çatışma burada kalamaz, her ne kadar Kılıçdaroğlu şimdilik Kurultay istemese de bu Parti Meclisi ile çalışamayacağı da ortada. O nedenle seçimli bir kurultay ne kadar kısa sürede gerçekleşebilir. CHP’nin yaklaşan seçime en hazırlıklı halde girmesi için bu şart da olabilir. Gerçekten Kılıçdaroğlu için zor bir süreç; ya liderlik yolunda ilerleyecek kendini kanıtlayacak ya da CHP daha büyük sıkıntıların içine girecek. Ancak dünkü Kılıçdaroğlu, ilk kez, “Her şeyi göze aldım” diyebilmiş biri, o nedenle Önder Sav da bu kez farklı ve dişli bir rakiple mücadele edecek. Bu mücadeleden şu sonuç da çıkacak: Halk mı, delegeyi elinde tutan mı?