Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Sicili olmayan Kürt siyasetçi mi var

YSK’NIN bağımsız 12 milletvekili adayıyla ilgili veto kararının hemen ertesi günü Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ile birlikte Diyarbakır’a gittim.

AKP’nin 1. sıra adayı olan Eker, “AK Parti aday tanıtım töreninde” 10 arkadaşıyla Demirok Düğün Salonu’nda hemşerilerinin karşısına çıktı.
Belki de gerginlik artmasın diye, kalabalık ancak salonu dolduracak kadardı.
AKP’liler adaylarını dinlediği sırada 2-3 bin BDP’li, az ötede adliye önünde çok keskin sözlerin edildiği molotoflu-biber gazlı, çatışmayla biten bir gösteride KCK davası ile YSK’nın kararını protesto ediyordu.
Kimse birinci törende ‘Aman ne güzel rakiplerimiz saf dışı kaldı’ havası vardı diye düşünmesin, aksine tedirginlik ve yanlış anlaşılma kaygısı vardı.
DEMOKRASİYE DARBE
Daha uçaktaki sohbetimizde YSK kararı nedeniyle çok üzgün olduğunu ifade eden Eker, salonda da benzerlerini söyleyeceği şu değerlendirmeyi yaptı:
“AK Parti ile hiçbir ilgisi olmayan, tamamen yüksek yargının bir kararı. Hiç sevindiğimiz bir karar değil. Biz rakiplerimizle sandıkta yarışmak istiyoruz.”
BDP’nin seçimden çekilmesinin çok yanlış olacağını belirtirken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da aynı şekilde engellendiğini, ancak çekilmek yerine meydan meydan dolaşıp durumu anlattığını, iktidara geldiğini anımsattı.
On yıldır, ‘tek tipçi, ideolojik, inkârcı devletin’ gittiğini, ‘vatandaşın kimliğini tanıyan, ona özgürlük alanı veren devletin’ geldiğini, böylece Kürt sorununun çözüm yoluna girdiğini savunan Eker, tam da bu dönemde ortaya çıkan, gerginlik yaratan bu sorunu yine yargının yok etmesini diledi.
AKP 2. sıra adayı Galip Ensarioğlu’nun törendeki şu sözleri de anlamlıydı:
“Burukluk yaşıyoruz. Keşke YSK bu talihsiz kararı almasaydı. Bu karar  demokratikleşmeye, demokratik açılıma vurulmuş bir darbedir.”
Salon da destek verdi, suçluyu da haykırarak: “Ergenekon terör örgütü”.
DİYARBAKIRSPOR’A YÖNETİCİ
Aday yapılmayan tek milletvekilinin dahi katılmadığını, AKP’nin ildeki gücü düşünüldüğünde cılız kalan kalabalığın da daha çok iki aday için gövde gösterisi yaptığını, o nedenle Eker konuşurken salonun neredeyse yarı yarıya boşaldığını gözlediğim bu törenin ardından BDP’nin mekânlarına yöneldim.
Yolumu kesenleri geçiyorum, ama hiç kulak kabartmadan da, ‘Bu ülkede sokaktaki neredeyse herkesin politika konuştuğu tek kent Diyarbakır’dır’ gerçeğini yeniden yaşadım, varsa yoksa ‘veto’ dediğini duydum.
Faruk Balıkçı arkadaşımızla buluştuğumda BDP’nin gösterisi dağıtılmıştı.
Balıkçı’nın teybinden eski BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Aman Allah’ım” dedirten konuşmasını dinleyip BDP İl Başkanlığı’na doğru ilerledik.
Tam bu sırada NTV’den arandım, Demirtaş’la bağlantı kurmuşlar ardından beni yayına alacaklardı, yayını dinleyerek yola devam ettim.
Demirtaş’ın il başkanlığında olduğunu bilmiyorduk, ama içeri girdiğimizde camdan dışarı bakarak konuşmasını sürdürüyordu, kulakta telefon bekledim.
Konuşmasını bitirince söz bana geldi, sesimi duyunca arkasını dönüp rastlantıya güldü, ben de aynı şekilde karşılık verdim.
İlk cümlem “Demirtaş’ı dinledim, ama iki saat önceki konuşmasına oranla çok daha sakin ve yumuşak buldum” diye bitince yeniden gülmeye başladı.
Sohbete de, “Allah aşkına, Diyarbakırspor’a yönetici bulunamazken sicili olmayan Kürt siyasetçi mi olur?” diye kara mizahla başladı, şöyle bitirdi:
“Şimdi biz yeni her belgeyi YSK’ye vereceğiz. YSK da iyi niyetli bakar, başta Başbakan, herkes de destek verirse çözüm gelebilir. Yoksa seçime katılmamanın ağır sorumluluğunu biliyoruz.”
Yazarın Tüm Yazıları