BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın salı günü AKP grup toplantısının basına kapalı bölümünde yaptığı konuşmanın kamuoyuna henüz yansımayan bir bölümü var.
Erdoğan'ın aktaracağım sözleri, kendisinin ve AKP'nin, hep eleştire geldikleri eski siyaset anlayışına döndüklerinin ipuçlarını veriyor.
Üstelik, burada Süleyman Demirel örnek alınıyor; ama kötü kopya çekiliyor.
Kamuoyu önünde yıprandıkları her geçen gün daha fazla ortaya çıkan arkadaşlarını korumak için görevden alma mekanizmasını çalıştırmaması bir kenara, Erdoğan'ın aktaracağım sözleri sanki, Türk usulü yeni bir siyasi intihar süreci başladığı izlenimi yaratıyor.
SİYASET DUAYENİ BÖYLE OLDULAR
Erdoğan'ın konuşmasına gelelim.
Başbakan, grupta hükümetin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimlerine müdahale ettikleri gerekçesiyle eleştirilmelerine atıfla, "Soruyorlar; etki ettiniz mi?Neden etmeyecektik ki?Müdahale değil, bize yakın isimlerin göreve gelmesi için yapılan bir çalışma var, ortada" diyor.
Erdoğan, yanlış yapmadıklarını kanıtlayan sözlerle devam ediyor:
"Geçmişte bazı siyasetçiler ülkeyi böyle yönetmedi mi?Biz niye yapmayacağız ki?Yapacağız!İşte önümüzde Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) seçimleri de var.Genel Başkan Yardımcısı arkadaşlarıma talimat verdim.Kanunların elverdiği oranda, bu seçimlerle ilgilenelim, elimizden gelini yapalım, dedim."
Erdoğan, şu sözlerle de isim vermeden Demirel'i örnek aldığını gösteriyor:
"Türkiye'yi yıllarca Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) eliyle yönettiler.Bazıları siyaset duayenliklerini bu yolla sağladılar.Geçmişte bu yapılanları unutanların, bugün çıkıp bizi eleştirmeye hakları yok."
Erdoğan istedi; iktidar müdahale etti de ne oldu?
Demirel'in kötü kopyası dedim; çünkü Demirel, doğrudan görüş belirtmez, "Kime oy verelim?" diyenlere, "Gidin falancaya sorun" derdi, bir.
İki, yarın bu örgütlerde oluşacak bir anlaşmazlığa hakem olması gereken konumdaki bir başbakanın böyle konuştuğuna ilk kez tanık oluyoruz.
Üç, bütün etkilere rağmen son iki ayda, geniş kesimleri ilgilendiren Fiskobirlik, TFF ve TESK seçimlerini muhalif gruplar kazandı.
Eğer AKP kadroları kimin kazanacağını önceden göremediyse ayrı bir sorun; ama bile bile etki etme kararı alınıyorsa buna siyasal intihar denmez mi?
Tabii, "Bütün gücü kendi etrafında toplama çabası da" denebilir.
BAKAN GÜLER BU KEZ İYİ GÖRDÜ
Doğalgaz konusunda, şimdiki bakan Hilmi Güler'in bazı uygulamalarının, halen Yüce Divan'da yargılanmakta olunan Enerji ve Tabii Kaynaklar eski bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan'ın suçlandığı konularla aynı olduğunu bu köşeden, belgeleri ile birkaç kez yazdım.
Bilindiği gibi geçen hafta, yeterli gaz gelmediği gerekçesiyle bazı büyük sanayi kuruluşlarına verilen doğalgaz kesildi.
İlginçtir; Ersümer'e yöneltilen suçlardan biri de 1999-2000 kışında yapılan aynı tür kesintiler nedeniyle ülkeyi 127 milyon dolar zarara uğratmak.
Ancak, Bakan Güler bu kez olayı gördü ve akıllıca bir açıklama yaparak, "Gaz kesintisi yanlış anlamadan oldu" dedi.