Şahin: AB, din özgürlüğünden arsayı emlakı anlıyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DÜN 82’nci yıldönümünü kutladığımız Lozan Antlaşması, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurucu belgelerinden biri olarak kabul ediliyor.Azınlık konusu gündeme geldiğinde akla ilk Lozan Antlaşması geliyor. Bu yanıyla kimilerince, ‘Delinmesi Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye sokar’ diye görülen belge, kimilerince de devlete, ‘O belgede azınlıklara tanınan haklar verilmedi’ eleştirisi yöneltmesinin gerekçesi olarak kullanılıyor.Can Dündar dün işaret etti; Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün, Batı’ya karşı elde ettiği zaferlerin mağrurluğuyla kendisini Avrupa milletlerine bağlayan ilişkileri kestiği gün başladığına inanıyordu. Türkiye, Avrupa ile yeni bir bağ kurma sürecinde; ancak bu bağı kurmadaki en önemli sorun, yine azınlıklarla ilgili. ŞAHİN’İ ÇOK KIZDIRDILARAB raporlarında, Türkiye’ye din özgürlüğü alanında eleştiriler azınlıklar konusunda yöneltilirken, konu şimdi bir başka yönüyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de taşındı.Azınlık vakıflarının Türk vatandaşı olan bazı yöneticileri, ‘Bize ait’ dedikleri gayrimenkulün iadesi yapılmadığı gerekçesiyle Türkiye’yi AİHM’ye şikáyet ettiler.Mahkeme de geçen hafta, bu talepleri esastan görüşmeyi benimsedi.Konuyu vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile konuştuğumuzda, AB’ye yönelik sert eleştirilerle karşılaştık.Şahin, ‘AB, Türkiye ile ilgili din ve vicdan özgürlüğünden söz ederken, akıllına hep arsa, emlak, gayrimenkul geliyor. AB, din özgürlüğünü emlaktan ibaret sanıyor’ diyor.Bugün Hazine veya kamu kurum ve kuruluşları mülkünde bulunan; ancak geçmişte bu cemaatlerin vakıflarına ait olan mülkleri geri vermekte olduklarını anlatan Şahin, bir bakıma konuyu AİHM önüne taşıyanlara sitem ediyor: ‘AB ülkeleri içinde en demokratik vakıf yasasını çıkarıyoruz. Hepsine fark atarız. Şimdiye kadar da 500 mülk iade edildi; ama yeni yasayla sorunu zaten kökünden çözmeye çalışıyoruz. Bize haksızlık yapıyorlar.’ DİN ÖZGÜRLÜĞÜ PARSEL OLMUŞ Yaptıklarımıza rağmen, konunun AİHM ve AB çevrelerinde sürekli gündeme getirilmesini anlamadığını, nedenlerini öğrenmek için Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e gönderilen mektupla değerlendirme raporlarını titizlikle okuduğunu sözlerine ekleyen Şahin, kızgınlığını açığa vuruyor. ‘AB, din ve vicdan özgürlüğü, derken aklına gelen hep arazi, parsel, emlak. Hep cemaat vakıflarının gayrimenkulleri konusunda yaşanan sıkıntıları dile getiriyorlar. Din özgürlüğü emlaktan ibaret değil ki. Niye sadece bunu gündeme getiriyorlar? Yoksa kiliselerine bir saldırı mı var, ibadetlerini yerine getirirken sorunla mı karşılaşıyorlar?’Şahin’in bu sözlerinden, AB’ye ‘Türkiye’de türban sorunu da var, bununla niye hiç ilgilenmiyorlar?’ sitemini çıkarmak da mümkün; ancak bir kez daha görülüyor ki, Türkiye Avrupa’nın azınlıklara ilgisine kuşkulu bakışı sürdürüyor. Bunu haklı gösterecek pek çok neden var; ancak AB üyesi değil, aday ülke olması nedeniyle 82 yıldır çözemediği sorun, Türkiye’nin elini kolunu bağlamaya da devam ediyor.