CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, fıtık ameliyatının ardından, dinlenirken kafasında netleştirdiği kurultay toplama kararını dün açıkladı.
Kararda hiçbir sürpriz yok; ancak verilen mesajlara dikkat etmeli.
Kılıçdaroğlu, kimilerinin CHP ile ilişkilendirdiği bir darbenin ardından idamla yargılanan 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın mezarını ziyaret etti. Kararını 3 Aralık’taki Parti Meclisi’ni (PM) toplantıya çağırmadan ilan etti. Açıklamasında, “PM listesini bizzat ben yapacağım. Hiç kimseyi, ama hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Her partilimizi kucaklayacağız” derken, bu sözlerinin altını çizdiğini özellikle belirtti.
Şimdi gelin bu mesajları çözmeye çalışalım.
TABAN VE AVRUPA DESTEĞİ
Kılıçdaroğlu, Bayar’ın mezarını ziyaret eden ilk CHP Genel Başkanı olarak, AKP’den uzak, gidecek yer arayan merkez sağ seçmeni hedeflediğini gösterdi. Konuyu PM’de tartışmaya açmadan ‘Kurultay’ diyerek, hem mevcut PM’yi sildi hem de orada ortaya çıkacak olumsuz görüntülerin önünü kesti. Açıklamayı Bursa’da yaparak da PM’ye, “Tartışmanızı istemediğim kararımı Ankara’da, sizin önünüzde değil, örgütün içinde açıklıyorum; çünkü örgüt arkamda” mesajı verdi, olası rakiplerine, “Sığınağım örgüttür” dedi.
Bir mesaj da kurultay mekânı ile geliyor.
CHP Kurultayı Ankara’nın en yeni, en büyük salonu, Arena’da yapılacak.
Böylece Kılıçdaroğlu, salonu dolduracağını umduğu 12 bin CHP’li izleyici ile de halk desteğini kurultaya yansıtmaya çalışacak.
Kılıçdaroğlu, bir destek de çoğu Avrupa’dan olmak üzere dışarıdan alacak.
Söyleyeyim; kararı açıklamadan birkaç gün önce danışmanı Ali Kılıç’a, kardeş partilerle hemen temas kurmaları için talimat verdi.
Anlayacağınız, yan yana dizilmiş yabancı sosyal demokrat/sosyalist parti temsilcileri, sadece kurultayın yeni ilki olmayacak, Avrupa’dan Kılıçdaroğlu’na gelen desteği, delegenin bizzat görmesini de sağlayacak.
GÜRSEL TEKİN FAKTÖRÜ
Gelelim Kılıçdaroğlu’nun altını çizdiği sözlere, ancak biraz girizgâh şart.
Malum, genel başkan seçildiği kurultay, Kılıçdaroğlu’nun damgasını taşımadı, PM listesi de dahil tam bir Önder Sav organizasyonu oldu.
PM üzerindeki bu Sav etkisi, özellikle Baykal’a yakın isimlerce eleştirildi. Aynı çevrelerden bu kez, alttan alta şu söylem dillendiriliyor:
“O günkü Önder Sav’ın yerini bugünkü Gürsel Tekin almasın.”
Kılıçdaroğlu’nun o ifadeleriyle bu kaygıları gidermek istediğini düşünebiliriz. Yine de Tekin’in etkisinin sınırlı olacağını düşünenler yanılır, çünkü yaşanan bu süreçte Kılıçdaroğlu’na en büyük desteğin Tekin’den geldiği açık.
Kılıçdaroğlu, dün Baykal ve Sav ile görüşeceğini de söyledi.
Dışarıdan bakıldığında bu sanki olumlu bir atak, ancak Baykal’ın, Sav ile aynı kulvarda, üstüne üstlük “CHP’nin kanaat önderlerinden biri” olarak görülmekten pek memnun kalmayacağını düşünüyorum.
Öte yandan, eğer gerçekleşirse, bu görüşmelerde liste pazarlığı olmayacağını, bunu her üç ismin de istemeyeceğini şimdiden ilan etmeli.
Muhtemelen Kılıçdaroğlu, iki isme de, “Kimseyi dışlamadan, anlaştığım, gençlerle kadınların daha çok temsil edildiği bir kadroyla iktidar yürüyüşüne çıkacağım.
Sizin de desteğinizi bekliyorum” demekle yetinecek.
Şu anki gözlemimiz de bir sıkıntı yaşamayacağı yönünde işaret veriyor.