GENELKURMAY 2. Başkanı Org. İlker Başbuğ, terör değerlendirme toplantısında, en sıkıntılı anları ABD’nin, Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı gösterdiği tutumla ilgili sorularda yaşadı, diyebiliriz.
Bu konudaki pek çok soruyu dolaylı yanıtlarla geçiştiren Org.Başbuğ, daha doğrudan bir soru sorulunca, ‘Biliyorduk bu soruların geleceğini’ dedi.
Yüzü düşünceli bir hal alan Org.Başbuğ, bazı açıklamalar yapacağını söylemesine rağmen uzun denebilecek bir es verme gereği duydu.
Önce ABD için, önlem konusunda, ‘Niyet var, karar yok’ açıklamasını yaptı; ama ardından da, ‘Bu konuda ciddi niyetleri var, lider kadroyla ilgili niyetin ötesinde kararlılık var.Bu olumlu bir noktadır.Sonucunu beraber göreceğiz.Biz takip etmek durumundayız’ dedi.
ABD İÇİN GÖRÜNMEZ ADAMLAR
Org.Başbuğ’un açıklamalarının satır aralarından, listeyle ilgili takibin yapıldığı; ancak ortada icraat olmadığı sonucu da çıkıyor.
Türkiye’nin kararlılığının yenilenmesine bu nedenle gerek duyuluyor.
Org.Başbuğ’dan iki saat önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da meşru müdafaadan söz etmesi, bu kez koordineli bir durum olduğunu da gösteriyor.
Başka bir ifadeyle Erdoğan’a, Genelkurmay’da 5 Temmuz’da verilen brifingde sağlanan mutabakat gereğince harekete geçiliyordu.
Türkiye’nin haklı gerekçeleri vardı.
Interpol tarafından aranan PKK lider kadrosunun listesi, üç ay önce ABD’ye, 20 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan tarafından, Irak Başbakanı İbrahim Caferi’ye veriliyordu.
Caferi, ‘gereğini yapma’ sözü verirken, ABD tarafı isimleri, Irak’taki komutanlığının ‘arananlar listesine’ dahil ediyordu.
Ancak, geçen üç aya karşın yakalanan tek kişi olmuyor.
Üstelik, listedeki KONGRAGEL Başkanı Zübeyir Aydar ile Murat Karayılan, geçen ay, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin katılımıyla yapılan yerel Kürt Parlamentosu açılış töreninin davetlileri arasında yer alıyordu.
Kuzey Irak’ta, bir şehirden diğerine, korumalarıyla birlikte cirit atan bu iki isim, güvenliği sağlayan ABD askerlerinin gözünün içine baka baka salonu teşrif ederken, gazetecilerin her gün görüştüğü Osman Öcalan ise ABD için bir ‘görünmez adam’ oluyordu.
İRAN ÜZERİNDEN KANDİL
ABD’nin bu tavrı üzerine uzmanlar iki senaryo üzerinde durmaya başlıyor:
PKK, Türkiye’yi sınır ötesi operasyona zorlayarak, ABD ve yerel gruplarla çatışmaya iterken kendine ABD yanında yer bulmayı hedefliyor.
ABD de ileride, Suriye ve İran’a karşı PKK’yı da kullanmayı hedeflediği için Kuzey Irak’ta kurduğu dengede bu terör örgütüne de yer veriyor.
Türkiye’ye, ‘Sınır aşan operasyon iyi fikir değil’ demesinin nedeni de bu.
Ancak bu iki senaryo karşısında Türkiye’nin eli kolu da bağlı görülmüyor.
Org. Başbuğ da söyledi, Suriye ve İran PKK’ya karşı etkin önlemler alıyor. Çünkü PKK, bu iki ülkenin de baş ağrısı olmaya başladı.
Bu durumda, Türkiye bir bölümü İran toprakları içinde olan Kandil Dağı’na İran hava sahasını kullanarak operasyon düzenleyemez mi?
Türkiye, 90 kilometre ötedeki bir yere kara gücüyle girmesine gerek bırakmayacak bu tip operasyonları, daha önce Irak’ın izniyle yapmamış değildi. 150 kilometre uzaklıktaki Zeli Kampı bile böyle bombalanmıştı.
Bu seçeneklerle Türkiye, ABD’ye, ‘Senin yapamaz dediğini yapmak zorunda kalırsam, bölgedeki dengelerin de yeniden değişir’ mesajı veriyor.
Başbakan Erdoğan ile Org.Başbuğ’un sözleri böyle de okunamaz mı?