YENER Süsoy’a verdiği röportajda yetiştirme yurtlarında çocuk muhbirleri olduğunu açıklayan Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun, önceki gün de TBMM’deki sohbetimiz sırasında, ‘Muhbirlik o kadar da kötü değil’ dediğinde şaşırdığımızı ifade etmeliyiz.
Dün bazı köşe yazarları da aynı örnekleri vererek Çubukçu’yu savundular.
Ancak burada sapla samanın birbirine karıştığı anlaşılıyor.
Çünkü, gelişmiş ülkelerdeki muhbirlik, yetişkinlerin gönüllü olarak, sorumluluk gereği daha iyi bir kamu düzeni için yaptıkları muhbirliktir.
Çubukçu’nun bize, ‘O ülkelerin gelişmesinde vatandaş ihbarının da katkısı oldu’ demesinde bu anlamda haklılık payı mutlaka var.
Çocuklara muhbirlik görevi vermek ise başka bir konu.
KAMUDA MUHBİR MÜFETTİŞTİR
İyi niyetli olduğu kesin; ama Çubukçu’nun anlayışı sakıncalı sonuçlar da doğurabilecek cinsten.
Örneğin, bakanın atadığı yöneticiler bir yandan yurtlarda ‘muhbir çocuk’ arayışına girmişken, diğer yandan bakanlarının kendilerine güvenmediğini düşünmeye başlamış olabilirler.
Muhtemeldir ki diğer çocuklar da bakanla bu kadar samimi olan ‘muhbir arkadaşlarını’ merak ediyor, onlara gıptayla bakıyorlardır.
Oysa şunu anımsatmak gerekir ki kamuda, işlerin doğru yapılıp yapılmadığını denetleyen, ortaya çıkaran, adları müfettiş olan görevliler var.
Bu nedenle çocuklara görev vermek yerine müfettişleri seferber etmek hem daha etkili sonuç verir, hem de çözüm önerilerini gündeme getirir.
Ancak, AKP iktidarında müfettişler, özellikle devre dışı bırakılıyor.
Malatya Yetiştirme Yurdu örneğinde görüldüğü gibi görev verilecek müfettişlerin de ‘bizim çocuklardan’ olmasına özen gösteriliyor!
Bazı kurumlarda da müfettişler, gerçek görevlerini yapmaktansa birbirine yumruk atıp atmadıklarını araştırmakla görevlendiriliyorlar (Bakınız TEDAŞ).
İSTİHBARATÇI MI YETİŞTİRİYOR?
Nimet Çubukçu sohbetimizde, ‘Avrupa’da sokağa çöp atın da görün ne olur?’ derken bu mekanizmanın Türkiye’de tersine işlediğini de söyledi:
‘Bizde ise sürücüler hızlı gideni polise bildireceğine, selektör yaparak ileride radar olduğunun haberini veriyor.’
Bu iki örnek baz alındığında Çubukçu’yu haklı görmeyecek tek kişi çıkmaz.
Ancak, bu noktada da bir bakan, bir siyasetçi olarak Çubukçu, bir öncülük görevi üstlenebilir.
Çocuklara muhbirlik yaptırmaktansa, vatandaşın gönüllü muhbirliğini mevzuat içine sokacak düzenlemelere önayak olur.
Aksi takdirde Çubukçu,‘muhbir çocuk’ konusunda ısrarını sürdürürse, kendisinin eleştirilmesi için zemin yaratmaktan öte sonuç yaratamaz.
Çubukçu’nun ‘Muhbirlik o kadar da kötü değil’ dediğine inanamayıp bir de bize telefon eden CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun şu sözleri de bunu ortaya koyuyor:
‘Türkiye’de yaklaşık 200 yurt var.Her yurtta Sayın Bakan’ın dört muhbir çocuğu bulunduğuna göre 800’ün üzerinde çocuğumuz özel görevli.Sayın Çubukçu bu çocukları istihbarat örgütleri için mi yetiştiriyor?’