Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Meydanların ağası Erdoğan

YAŞAR Sökmensüer, Ankara Hürriyet’teki köşesinde dün anımsattı.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da partilileri, "Seçim parolası, barış içinde yarış... Centilmence, dostça, demokratik olgunluk ve terbiye içinde, siyasi nezaketle mücadele" diye yola çıkarmıştı.

Bu sözlerin sahibi Erdoğan’ı önceki gün Kırıkkale mitinginde izledim.

Erdoğan, ilk 15 dakika MHP’yi ve Devlet Bahçeli’yi hedef aldı.

Çoğunlukla "sen" diye seslendiği Bahçeli için "sayın" hitabını da kullandı; ama bu cümleleri "bak" ile başlayıp "ya" ile bitti.

Sonra konuyu Davos’a getirdi; Mehmet Akif’in, "Zulmü alkışlayamam" şiirini okuyup bitirdiğinde 75 dakikalık konuşmasının en büyük alkışını aldı.

Malazgirt’ten Kurtuluş Savaşı’na bütün zaferleri sayan Erdoğan, "Türkiye’nin geleceğini, yaşayıp büyüdüğümüz bu ruhlar üzerinde inşa etmeye çalışıyoruz" dedi; sonra da Yunus Emre ve Mevláná’ya döndü:

"Hani diyor ya o büyüklerimiz; gelmedik kavga için, işimiz sevgi için."

TUVALET KRİTERİ

Erdoğan, ekonomiye geldiğinde ise tuvalet örneğini yineledi:

"Eskiden zenginlere ’milyoner’ denilirdi. Bunlar geldikten sonra, yahu, tuvaletin parası oldu 1 milyon. Dedik ki ayıp oluyor, yakışır mı? Yani 1 milyona tuvalete gidiyorsun. Gelir gelmez 6 sıfırı attık."

Sırada asıl hedefler; "monşer eskileri" ile CHP, Baykal ve medya vardı.

İlginçtir; Erdoğan, Bahçeli’yi andığında sessiz kalan meydan, Baykal’ın ismi ilk geçtiği an yüksek bir "yuuhh" çekti.

Erdoğan için "yalan", "iftira", "çamur" sözcükleri sıradandı artık.

Uzman muhabir arkadaşlar uyardı, "Abi iyi izle; camdan okumayı bırakıp kenarlara doğru yürüdüğünde başlık da haber de çıkıyor demektir."

Aynen de öyle oldu; platformun bir kenarına geldiğinde, "Yatıp kalkıp, bakıyorsunuz iftira. Sayın Baykal; eğer dürüstsen, dürüst olduğunu iddia ediyorsan..." dedi, öbür kenarda, "Kim AK Parti’ye leke sürmeye çalışırsa namerttir, namerttir" diye seslendi.

İŞTE MEYDAN, İŞTE DİL

Erdoğan’ın kenarlarda söylediği diğer bazı sözleri de sıralayalım:

"Alçaklık bile bir seviye ifade ediyor. Müfteri olmak, karalamak, çamur atmak, bunların nazarında bir anlam ifade etmiyor."

"İnsanların şerefleriyle, haysiyetleriyle, onurlarıyla oynamak, çamur atmak, ancak bunlardan nasibini almayanların işidir."

"Bunun adı siyaset, demokratik muhalefet değil; düpedüz çirkefliktir."

"Şöhret olmak için yapmayacakları basitlik, çirkeflik, çirkinlik yok. Bu tarz şöhret, insanı maskara yapar, maskara. Rezil, kepaze yapar."

"Ellerindeki tek malzeme çamur bunların. O komünistlerin, komünist rejimin işiydi. Yoksa onu sen mi devraldın?"

Çok miting izlediğim ve Özal’dan sonra bir tek Erdoğan’ın doldurduğunu gördüğüm o meydanda bu kez iki fark vardı.

Biri üslup, diğeri Erdoğan kürsüye çıkar çıkmaz başlayan, miting bittiğinde alanın yarıdan fazlasının boş kalmasına neden olan ayrılıklardı.

Bunu soğuğa bağlıyorum; o nedenle, meydanları Erdoğan’a terk ettikleri için de ondan haklı eleştiri alan diğer liderlerin morali bozulmasın.

Ama bu aşağılayan, azarlayan üsluba bir karşılık bulmadan işleri zor.
Yazarın Tüm Yazıları