Paylaş
“Buralar görülmeden değerlendirmeler yapılıyor. Durum dışardan değerlendirildiği gibi yazılan çizilenden çok farklı” sözleri dikkat çekiciydi.
“Başbakan çok sakin” diye yanımdaki gazeteci arkadaşıma laf attım, “Bekle, birazdan gelir bombardıman” dedi ve böyle de oldu. Çok detaya girmeye gerek yok; herkese çattı, medya da nasibini aldı yine.
Eleştiriden öteye işi, “terör yandaşlığı” ile suçlamaya vardırdı.
Ama aynı Başbakan, hükümeti destekleyen bir gazetede hem de o gün çıkan “PKK da Alevilerin kontrolüne geçti” sürmanşetini -belki de o gazeteyi okumadığı içindir- bölücülüğün alası görüp eleştirme gereği dahi duymadı.
SARIGÜL’E PARTİ KURDURMADINIZ
“Öfke terörü besler” dediği halde Başbakan’ın yine çok öfkelendiğini gördük, nedenini anlamak için kulise kulak verelim dedik.
Üslupta sorun görüp dillendirmeyen de var, gerekçelendiren de.
Ancak bir milletvekilinin şu söylediği karşısında kalakaldım demeliyim:
“Medya olarak Başbakan’ın çok üstüne gidiyorsunuz. Daha bugün bile ortaya çıktı. Mustafa Sarıgül’e parti kurdurmadınız.”
“Edecek tek sözüm yok. Ülkede ne olsa hükümeti devirme amaçlı ve altında medya var! Komplo teorisinin de bu kadarı; insaf yani” demekle yetindim.
Bu ruh hali nasıl kararlar getirir söylemek çok zor; ancak AKP’de, özellikle son dönemlerde Başbakan’ı uyaracak cesarette kimse olmadığı belirtiliyor, “Başbakan da uyarıları dinleyecek ruh halinden uzak” deniyor.
Durumun farkında olanların başında ve bu konuda en çok yakınma alanın da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğunu söyleyebilirim.
Gül’e iletilen temel yakınmalar, Başbakan’ın her kesim ve kişiyi sert sözlerle eleştirmesi, devletin kurumlarını ağır sözlerle hedef alıp kurumlara güvensizlik duyulmasına neden olması, örneğin terör istihbaratı konusunda sanki bir zafiyet var görüntüsü yaratılması şeklinde sıralanıyor.
Gül’ün de yakınmalara ilişkin rahatsızlığını hissettirdiğini, “Yapabileceklerim sınırlı” dediğini; kurumlar arasında zaman zaman eşgüdüm sorunu yaşandığını, gidermek için elinden geleni yaptığını söylediğini aktaralım.
TSK’yı ima ederek, devlet kurumlarını yıpratmanın terör örgütüne yaradığını da ifade eden Gül’ün şöyle bir değerlendirmesi daha dile getiriliyor:
“Orada nasıl bir mücadele veriliyor, bilmeden konuşmamalı. Evet, bazen istihbarat sorunu oluyor; ama çok iyi çalışmalar da yapılıyor. Pek çok olay önceden önleniyor, failleri yakalanıyor. Bunlar bilerek açıklanmıyor.”
Hatta Gül’ün sözlerinin zaman zaman sanki şikâyet makamında görüntüsü verdiğini ya da muhataplarınca öyle algılandığını söyleyebiliriz.
SAĞLIK BAKANLARI TARTIŞMASI
Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş’la ilgili yazım üzerine Bakan Recep Akdağ aramış, Durmuş’u eleştirmiş, ben de bu görüşleri geçen hafta aktarmıştım.
Akdağ’ın, “Müfettişlerimiz Osman Bey’i mahkemeye verdi. Konu yargıda. Adalet yerini bulacak o hususta” sözleri üzerine bu kez Durmuş aradı.
Adaletin yerini bulduğunu belirterek şunları dedi: “O dava biteli 2 ay oldu. Mahkeme 10 bin TL tazminat talebini reddetti. Kararı fakslıyorum (faksladı da). Akdağ bundan habersiz konuşuyor. Demek ki bürokratı bakanından bunu gizlemiş. Başka lafa gerek var mı?”
Paylaş