BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, cumartesi Kastamonu’da Ali Dibo haberleri için medyayı suçladı; bu haberlerin arkasında neyin olduğunu bildiğini söyledi.
Bildiklerini de şu nedenle şimdi açıklamayacağını ilan etti:
"Bir meyve hamken yenilmez, yazıktır ki tadına eresin." Süresi geçtikten sonra da yenmez, çürüktür. Tam olduğu anda alacaksın ki tadına eresin. Erdoğan ertesi günü de Erzurum’da şunları söyledi:
"Bazıları, AKP yerel yöneticilerine nasıl iftira atabiliriz, gayreti içinde. Abdestimizden şüphe etmiyoruz ki namazımızdan şüphe edelim."
İki konuşma gösteriyor ki Erdoğan, Ali Dibo’ların üstüne gitmektense tehdide yöneliyor.
GERÇEKLER KİK’TE
Erdoğan’ın bu yargısı, gözleri Kamu İhale Kurumu’na (KİK) çeviriyor.
Gerçekler orada ortaya çıkacak.
Ali Dibo yazılarım üzerine KİK, Hatay’da bazı AKP yöneticilerinin aldığı kamu ihalelerini incelemeye başladı.
Uzmanlar gelen dosyalar üzerinde titiz bir çalışma başlattı.
İşte bu noktada KİK’te olan bazı gelişmelere ışık tutalım.
İncelemeler başlatıldıktan sonra hükümet, boş olan KİK Başkanlığı’na Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın danışmanı Hasan Gül’ü atadı.
Gül de, 14 Mayıs’ta incelemeler için şu ilginç sözleri etti:
"Aslında şu ildeki ihaleler şu partililere verildi, biçimindeki bir iddia incelenecek bir iddia değil. Ama başlatılmış."
Geçen gün konuştuğum Gül, ifadenin yanlışlığının farkında; ama açıklama orada duruyor.
Üstelik başka şeyler de öğreniyoruz.
İncelemeyi yapan uzmanlara, başka görevler de veriliyor.
Peki, bu uzmanlara başka görevler verilirse Ali Dibo incelemesi biter mi?
SİYASETLE İÇ İÇELİK
Gül, "Onun süresi yok, diğerleri ise 45 günde bitmeli. Uzman sayımız ise sınırlı" dedi.
Demek ki Gül’e göre Ali Dibo incelemelerinin o kadar da acelesi yok.
Ama, bağımsız bir kurulun başkanı olmasına rağmen, odasının en güzel köşesine birlikte çekilmiş fotoğrafını koyduğu Unakıtan tarafından makamında ziyaret edilmesi; Başbakanlık Müsteşarı’nın kuruma tarihinde ilk kez gelip brifing alması pek de olağan tutumlar olarak görülmüyor. Gül’ün AKP’ye hoş görünme gibi bir gayreti olmayabilir; ama bu tablo da kafa karıştırabilir.
Madem gündemi işgal eden bu haberlerden Erdoğan da çok rahatsız, o zaman Gül’e büyük bir görev düşüyor.
İncelemelerin ahlaka, vicdanlara uygun sonuçlanmasını sağlamalı.
Başlangıçta, "1-2 ayda biter" diyen Gül’ün, buna uygun bir çalışma programı yapması kendi yetkisinde.
Kamuoyunun bilgi sahibi olması için mazeretlerden vazgeçmeli.
Yoksa, "Uzmanlar pek çok sahte belge ve belli firmaları işaret etmek için değiştirilmiş şartnameler buldu. Bunların ortaya çıkmaması için, bu iş seçime kadar sürüncemede bırakılacak" iddiaları inandırıcı gelmeye başlayabilir.