AKP, CHP’nin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkında verdiği üçüncü gensoru önergesini de 4-5 milletvekili hariç, tam kadro reddetti.
Kızılcahamam kampı ardından yapılan bu oylama, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kampta başarı elde ettiğinin göstergesi oldu.
Muhalif isimler olarak bilinen Ertuğrul Yalçınbayır, İbrahim Hakkı Aşkar, Turhan Çömez, Fuat Geçen, Abdullah Çalışkan, Halil Kaya’nın oylamaya katılmaması da bu yargıyı değiştirmez.
Ancak, Erdoğan’ın bu başarısından yola çıkarak, "Kemal Abi"nin yerini sağlamlaştırdığını söylemek mümkün değil. Bunun nedenlerini biraz açmaya çalışalım.
İKNA EDEMEDİ
Unakıtan, savunmasını yaparken kendine güveni göstermek için sesini yükseltti, muhalefete Meclis kürsüsüne yakışmayacak sözlerle yüklendi.
Ancak, dikkat çekmek gerekir ki Unakıtan, bu sözleri kendisinin 2B arazisinin Başbakan’a ait olduğu yönündeki iddialar üzerine sarf etti.
Ailesi ve kendisiyle ilgili iddiaları ise çevreden dolaşarak karşıladı.
"Söylendiği zaman yer yerinden oynayacak konular için gensoru verilir; o bakan da yerinde duramaz.Bu çatıyı boş işlerle uğraştırıyorsunuz" dediğinde ise pek çok AKP’li tarafından, "O kadar da değil Kemal Abi" tepkisiyle karşılandığını söylemeli.
Çünkü diğer iddialar bir kenara; Unakıtan, kızının Telsim’e gittiğini itiraf ederken, bunun pek de önemli bir şey olmadığını göstermeye çalıştı.
Oysa, "Benim kızım teknik bilgi almak için gitmiştir.Yaptığı sadece kendi ürünlerini tanıtmaktır" dediğinde AKP milletvekillerinin birbirine bakıp, "Ee ürün tanıtımı niçin yapılır?" sorusunu sorduklarına da emin olun.
Onlar da biliyor ki başka bir ülkede olsa, sadece bu sözler nüfuz suiistimalinin kanıtı kabul edilip ilgili bakanı yerinden ederdi.
Unakıtan, kızının eylemini bu sözlerle savunurken, özellikle Başbakan Erdoğan ile Başbakan Yardımcıları Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener’in yüzlerindeki ifadeyi görmek gerekirdi.
Allah’tan Unakıtan, kendisine ulaşan notlarla, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hakkında yeni iddialar gündeme getirdi de somurtan o yüzler gülümsemeye; hiç kımıldamayan o kafalar, "Doğru, doğru" der gibi aşağı yukarı hareket etmeye başladı.
Unakıtan’ın son iki gensoruda kendisini, Baykal’a yönelik iddialar ortaya atarak savunma yoluna gitmesi, AKP’lileri belki biraz mutlu etti.
Ancak, Baykal ile ilgili iddiaların doğru olup olmadığı bir yana, "Ak" adını tescil ettirmiş, "Başkalarının yaptığını yapmayacağız" diye halktan oy almış bir partinin, "Siz yaptınız, biz de yapıyoruz" anlayışını sergilemesi pek anlaşılır bir durum değil.
ÜÇ VAKİT, BEŞ VAKİT HÁLÁ GEÇERLİ
Sonuçta, AKP’de Unakıtan’la ilgili kanının değiştiği görüşünde değilim.
Çünkü AKP, Unakıtan üzerinden yara almaya devam ediyor.
Kamuoyunun süreçten duyduğu rahatsızlık da ortada.
Tersten giderek bir görüşümü aktarmak istiyorum.
CHP, ne kadar gensorularla Unakıtan’ın koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışsa da Başbakan, sonunda gereğini yapacak.
"Bu üç vakte kadar mı, beş vakte kadar mı olur?" sorusuna yanıt veremem; ancak Kemal Abi gitsin diye, başka bakanlar da koltuklarından olabilir.