ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun Erzurum’a yaptığı gezi partinin tepesindeki heyecanın henüz seçmen tabanına yansımadığını ortaya koyuyor.
Ancak ANAP’ın, eski kadrolarını toparlamaya başladığı gözleniyor.
Ayrıca Mumcu’nun, dinleyenlerini etkilediğini, halk diliyle konuşmaya başladığını, sokakta ilgi gördüğünü, kolay diyalog kurduğunu da söylemeli.
Mumcu, bunu káh hükümete ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sivri uçlu eleştirilerle, káh yöresel söylemle, káh esprileriyle yapıyor.
MUMCU’NUN SIKINTILARI
Mumcu’nun kişisel yetileri bir kenara ANAP, yenilenmesini vatandaşa anlatma sorunu devam ediyor; çünkü partinin eskiye dayalı imaj sorunu var.
Buna parti organizasyonunu verimli hale getirme sorununu eklemeli.
Belki bu iki sorundan daha önemlisi Mumcu’nun, kabinede geçen iki buçuk yıldan sonra AKP’ye muhalefet etmek durumunda kalması.
Mumcu da bu durumunun çok iyi farkında ve şöyle konuşuyor:
‘Sonuçta yanlış bir iş var, muhalefet etmek de göreviniz.Yoksa görevinizi yapmamış olursunuz.Öte yandan, bazı kişiler kamp mantığında düşündüğü için anlaşılmam zaman alacak. Ama o süre açığa çıktıkça iyi anlaşılacağım.’
Sürecin kendisi tarafından açığa çıkarılmasının sıkıntısına da işaret eden Mumcu, ‘Çünkü, sen de o kabinedeydin eleştirisi yapılıyor.Oysa söz sahibi değilim, sadece yanlışa karşı çıkmışım.Bu noktada ciddi bir iletişim sorunu var; ama üstesinden gelmek durumundayım’ diyor.
Mumcu, bu konuda Başbakan’ı da kamp mantığı içinde düşünmekle, Kasımpaşa fedaisi gibi davranmakla suçluyor.
O nedenle de söylemlerinde, Erdoğan’a karşı, ‘korkacak hiçbir şeyi olmayan Anadolu çocuğu olarak çıkmaktan’ söz ediyor.
GARİBANİZMİN SONUCU
Mumcu’nun gezisi nedeniyle Erzurum’dan aldığımız ilginç mesajlar da var.
Bunların başında ‘Garibanizmin’ ülkeye verdiği zarar geliyor.
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki(ETSO) toplantıda, ziraat odası temsilcisi Yeşil Kart ile Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Fonu’nun köylülüğü bitirdiğini söylediğinde şaşırdık; ama şu sözleri manzarayı netleştirdi:
‘Köyümde Bağ-Kur üyesi iki kişi var; benle oğlum. Yeşil Kart ve Sosyal Yardımlaşma Fonu’ndan destek almayan köylüm yok. Utanmasak biz de alacağız. Bu besiciliği öldürdü. Çünkü köylü, ya yeşil kartın alınmaması için belli sayıda hayvan besliyor, ya da üstüne çıkmışsa gizlemek zorunda kalıyor.’
Muhtarların temsilcisi de bu politika nedeniyle 3 yıl önce Erzurum’da, Fon’dan 3 bin kişi maaş alırken sayının bugün 10 binleri bulduğunu söyledi.
Temsilcilerin mesajları netti; ETSO Başkanı Muharrem Cıngırlı’nın ‘örtülü teşvikle’ ilgili yakınmasında verdiği iki örnek de çarpıcıydı.
Van’da bir yılda 4 bin 800 kamyon satılmasına karşın Erzurum ve 4 çevre ilde rakamın 286’da kaldığını söyleyen Cıngırlı, bunun kaçak akaryakıttan kaynaklandığını, bu yolla Van’a örtülü teşvik yapıldığını söyledi.
Başkanın bu sözleri Doğu illeri arasında bir çekişmenin, olası tatsız gelişmelerin habercisi gibi olduğunu hükümetin bilmesi gerekiyor.
Cıngırlı’nın,Nahçıvan’a ‘örtülü teşvikle’ ilgili sözleri de hükümete mesaj.
Bu teşvikte de yanlış yapıldığını savunan Cıngırlı, ‘Nahçıvan’da mazot yok; ama iyi üzüm bağları var.Bu nedenle Iğdır’da bir şarap fabrikası kurulsa teşvik örtülü değil gerçek olurdu, bundan Iğdır da yararlanırdı’ dedi.
Erzurum’un, 8 milletvekilliğini de AKP’ye verdiğini anımsayınca bu sözleri yorumlamaya bile gerek kalmıyor.