FEODAL geleneklerin hüküm sürdüğü bölgede etkinlik gösteren bir terör örgütü, çokeşlilikteki, töre cinayetlerindeki mağduriyetine sessiz kaldığı kadını, yasadışı gösterilerinde neden en önde tutar?Bazı radikal dinci örgütler için de aynı soru geçerli. Aile içi şiddette ve son Gamze Özçelik olayında bir kez daha görüldüğü gibi cinsel tacizlerde de neden kaybeden hep kadın oluyor? Aile ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun yanıtı şöyle: ‘Keşke fiziksel eşitlik olsa da düello edilse. Onurlu olan eşitler arası mücadeledir. Eşit olmayan güce karşı şiddet kullanılıyorsa bu, ödleklik, korkaklıktır. Oysa yiğitçe olanı, sorun neyse, onun çözümünü de eşit koşullarda kabullenmektir. Gösterilerdeki de ödleklikten kaynaklanıyor. Kadın başka bir güçten korunmak için maşa gibi kullanılıyor.’ TOPLUMSAL AYIPLAMA ÇOK ÖNEMLİ Çubukçu, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Son Günü’ nedeniyle bu yıl yeni Türk Ceza Yasası ile kadını eğitmeyi öne çıkaracaklarını söylüyor. ‘Çünkü, haklarını bilmeyen, bir gelire kavuşsa bile markete gidip ekmek almasını beceremeyen kadın sonuç almaz’ diyen Çubukçu, hak bilincinin kadına güç kazandıracağı görüşünde. Ancak Çubukçu, kampanyalarla siyasilerin yaptığı çağrıların sınırlı etki yarattığının da bilincinde olduğu için bazı önerilerde bulunuyor Popüler kültürü benimsemese de toplumun eğilimini bildiği için, birinci önerisini bu dizilerde oynayan erkek sanatçılara yapıyor. ‘Saygın bir sanatçının, bu dizilerde kadına yönelik şiddete karşı çıkan bir sözü biz siyasilerden çok daha etkili oluyor’ diyor. Bu öneriyi yaparken, ‘Medya pek özenli değil. Ağa, bey dizileri öne çıkarılıyor. Çokeşliliğe karşı olduğunu söyleyenler bile kahramanlarını çokeşliler arasından seçiyor’ sözleriyle sitemde bulunmayı da ihmal etmiyor. Çubukçu’nun ikinci önerisi, şiddeti uygulayanların toplumca ayıplanması.‘Şiddeti uygulayan toplumca küçümsenmediği sürece cesaretlendirilmiş oluyor’ inancındaki Çubukçu, yasadışı evlilikle küçük yaşta yapılan evliliklerin şiddete daha fazla zemin hazırladığı gerekçesiyle bu konularda da duyarlılık istiyor. ARINÇ, REMZİYE’NİN ANNESİNİ DE ARASAYDI Çubukçu’yu dinlerken muhafazakár siyasetçilerin kadına yönelik şiddet konusunda yeni bir tavır geliştirmesinde fayda yok mu diye düşünmedik değil. İlk akla gelen de TBMM Başkanı Bülent Arınç oldu. Türban konusundaki duyarlılığı çok iyi bilinen Arınç, Sivas’ta kızının mezuniyet törenine alınmayan türbanlı anneyi arayıp destek vermişti. Acaba aynı Arınç, 19 yetişkin erkeğin tecavüz ettiği, zatürreeden öldü denilerek, Mardin’de bir mezarlığın ücra köşesine gömülen Remziye Sevda’nın yakınlarını da arayıp, ‘Kızın 13 yaşında bir çocuktu. Suç onda değil, ondan yararlananlarda. Hiç değilse cenazesine sahip çıksaydınız’ deseydi, yaşam hakkına saygıdan başka ne yapmış olurdu? 12 yaşında tecavüzcüsü ile evlendirilen 15 yaşındaki R.G’nin kocası, 7 yaşındaki bir erkek çocuğuna da tecavüz ettiği için cezaevine konulmuştu. Bu süreçte, annesine ziyaretlerini sıklaştıran R.G’yi, kayınpederi, ‘Namusumuzu kirletiyorsun’ diye suçladı ve cezayı da burnunu keserek verdi. R.G’nin ailesine destek veren bir Arınç, kadına yönelik şiddette başka bir havanın oluşmasını sağlamaz mıydı?