Paylaş
Seçim bölgelerinde başarılı sonuç alan bakanları kabinede korumayı sürdüren Erdoğan, tahmin edildiği gibi yeni isimleri sınırlı sayıda tuttu.
Bu bölümde belki Tarım Bakanı Mehdi Eker tercihini farklı okumalı.
Erdoğan, Diyarbakır’da alınan sonucu, seçim şartlarının zorluğu nedeniyle yetersiz bulsa da başarısız görmüyor, hatta bununla da yetinmiyor.
Diyarbakır’ın kabinede bakanlık düzeyinde temsilini sürdürerek BDP’ye, ‘Orayı size bırakmayacağız; aksine yeni ve daha güçlü bir başlangıç yapma arzusundayız’ mesajını vermek istediğini söyleyebiliriz.
ATALAY TERCİHİ ÖNEMLİ
Yüzde 50’lik başarıda, icraatları nedeniyle payları en yüksek ilk iki isim görülen Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yerlerini koruması hiçbirimize sürpriz gelmedi.
Böylece Erdoğan, bu iki isme, hem koltuklarını en uzun süre korudukları için ‘en usta bakanlar’ sıfatını kazandırdı hem de, ‘Aynen devam edin’ dedi.
Erdoğan’ın, generallerin çoğunun cezaevinde olduğu, kritik YAŞ toplantısına bir ay kalmışken Milli Savunma Bakanlığı’na yepyeni bir ismi, İsmet Yılmaz’ı getirerek ilginç bir mesaj verdi; sanki orada da yeni bir başlangıç olacak.
Bürokrasiden deneyimli, uzlaşmacı, sakin kişiliğiyle tanıdığımız, icracı yönü yüksek Yılmaz’ın, TSK ile de uyumlu bir ilişki kurmaya çalışacağını beklemeliyiz.
Tek tek diğer bakanlarla ilgili de çok şey söylenebilir; ancak bu kabinenin önünde en can yakıcısı sorun Kürt sorunu olduğu için oraya bakmalı.
Erdoğan, işin başına ‘Demokratik Açılımı’ başlatmış olan Beşir Atalay’ı getirerek en ilginç kararını verdi; çünkü Atalay, açılımı sonuçlandıramayan, Habur görüntülerini yaratan kişi olarak AKP içinde de epey eleştiri aldı.
Ancak bu kez, arkasına Güvenlik Müsteşarlığı’nı alırken ‘Polis gücünün amiri’ sıfatından arınmış çok farklı, yeni bir Atalay ile karşılaşabiliriz.
PKK’DAN DAHA ÖNDE BİR DEVLET
Atalay’ı tanıyan bazıları, bu ifademe itiraz edebilir; ancak gerekçelerim var.
Bazı bakanlarla sohbet ederken, sanki bu görevi üstlenecekler gibi son dönemde ciddi bir şekilde ‘Kürt sorunu’ çalıştıklarına tanık oldum.
İzlenimim; bu ilginin kaynağı, Erdoğan’ın, bölge illerinde aday yaptıkları başta, eski kabinesinin tümüne ‘Kürt sorununu çalışın’ mesajı vermiş olması.
Şimdi, öncelikle bölgeden seçilen bakanların izlenimlerini dinleyecek ve emin olun çok da ilginç gözlem, değerlendirme, sonuç ve çözümlerle karşılaşacak.
Bu günlerde, bölge milletvekili olmayanlar da dahil, kabinede görevini sürdürecek olan bazı bakanlardan, sanki aralarında konuşmuşlar gibi çok ortak tespitler dinledim; ama yeni çözüm önerilerinin ipuçları niteliğindeki şu değerlendirmeyi aktarmakla yetineceğim:
“Devlet, 30 yıldır, hep terör örgütünü takip etmekle yetinmiş. Örgütün arkasından gidince halkla teması da örgütten sonraya kalmış. Sadece terör değil, Kürtlerin her talebini karşılamada da bu yöntem uygulanmış. Örgüt, bazı haklardan söz edince, devlet bu yönde geride kalan bazı adımlar atmakla yetinmiş. Bu politika değişmeli; devlet, örgütün önünde olmalı. Çözümleri öyle ileri bir noktaya taşımalı ki örgüt geride kalıp, halktan kopmalı. Devletin yaptığı harcama da doğrudan halka ulaşmıyor; aileler, örgüt, aşiretler kazançlı. Devlet her kuruş harcamasını doğrudan vatandaşın cebine yansıyacak şekilde yapmalı. Siyasi açılımlar bu hizmet yaklaşımı ile desteklendiğinde tablonun çok farklılaşacağı da görülecektir.”
Paylaş