AKP’de, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve bazı teşkilat yöneticileriyle ilgili yolsuzluk iddialarıyla ilgili tartışmada çekinmeden çıkışlar yapmayı göze alan Hatay Milletvekili Fuat Geçen ile Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’e nihai amaçlarının ne olduğunu sordum.
"Hz.İbrahim’i yakmak için odunları yığmış, ateşi alevlendirmişler.Bu sırada bir karınca, ateş yığını ile bir su birikintisi arasında koşuşturup duruyormuş. Arkadaşları, ’Ne yapıyorsun, ayak altında ezileceksin’ demişler. O da, ’Ağzıma suyu doldurup ateşe fırlatıyorum’ cevabını vermiş. ’Senin o minicik suyunun bir yararı olmaz’ demişler.Karınca da, ’Olsun; ama Allah benim ne yaptığımı görüyor, niyetimin ne olduğunu biliyor’ cevabını vermiş. Allah gördü, ateş de güle döndü."
Geçen, Çömez ve arkadaşları kendilerini Hz.İbrahim’i yakan ateşe su taşıyan karıncaya benzetirken, AKP yönetimi onlara kulak asmaz havada.
Başbakan Tayyip Erdoğan, iddiaların üstüne gitmektense medyayı eleştiriyor, AKP’nin iki numarası Dengir Mir Fırat yapılanı "gayri ahlaki" niteliyor.
BAŞBAKAN HAKEM OLSA
Oysa bu yaklaşım yerine, Başbakan Erdoğan, görmezden gelinemeyecek iddiaları kamuoyu önüne taşıyan "ailenin haşarı çocuğu" Çömez’i ve Bakan Unakıtan’ı bir araya getirse, kendisi de hakem olsa AKP’nin farkı ortaya çıkardı.
Çünkü salı günü grup konuşmasında bir kez daha "Ak kadrolar"dan söz eden Erdoğan’ın, akı karalayacak en küçük iddianın bile üstüne gitmesi şart.
Erdoğan, bunu yapmak yerine hem "Unakıtan’a tam destek" vermeyi sürdürüyor, hem de Kızılcahamam toplantısında aykırı ses çıkmasını istemiyor.
Ancak önleme girişimlerine rağmen aykırı sesler de susmayacak gibi.
İşte bu noktada Erdoğan, bastırma yoluna gidecek.
İlginçtir, burada disiplin mekanizması işletilmek istenmiyor.
Yoksa parti tüzüğünün 116 ve 117’nci maddeleri, partili bakanlarla ilgili ithamlar için disiplin mekanizmasının işletilmesini emrediyor.
Bu yıl ne Geçen, ne de Çömez için işletilmediğine göre, ya milletvekilinin açıklamalarını doğru kabul etmek ya da "Yolsuzluk var, diyen atılırken, yapan korunuyor görüntüsü verilmek istenmiyor" diye düşünmek gerekiyor.
ÇÖMEZ DEFALARCA DİLLENDİRDİ
Dengir Mir Fırat’ın ahlakilik eleştirisini de "Defolarımız niye dışarıyla paylaşılıyor. Kol kırılsa da yen içinde kalsın" anlayışına dayandırabiliriz.
Oysa Fırat iyi biliyor ki, Çömez, kamuoyuna açıkladığı iddialarını genel başkan yardımcılarına, grup başkanvekillerine, Erdoğan’ın bazı yakın çalışma arkadaşlarına defalarca aktarmış; ama hiçbir sonuç alamamıştı.
Çömez, son çıkışının ardından, "kahve içme ziyaretinde" bulunan yetkili bir isme iddialarını yinelerken ısrarını gösteriyordu.
Bu durumda, AKP için ahlakilik kavramı değişikliğe mi uğradı diyeceğiz.
Tabii ki iddialarla ilgili karar Erdoğan’la partisini ilgilendirir.
Hatta CHP, Erdoğan’ın dış baskılarla karar almayacağını bildiği için, Unakıtan yerini daha da sağlamlaştırsın diye bir gensoru verirse şaşmam da.
CHP bununla hem yumuşak bir karına vurmaya devam edecek, hem de AKP içindeki sıkıntıyı kaşımaya devam edecek fırsatı yakalayacak.
Ben bu nedenlerle medyaya ve parti içi muhalefete ne kadar kızsa da Erdoğan’ın bir formül arayacağı kanısındayım. Ama daha önce de yazdığım gibi; karar üç vakte kadar mı, beş vakte kadar mı gelir, onu tahmin edemiyorum.