TOBB önderliğindeki sivil toplum kuruluşlarının, ihtiyaçları yerinde tespit etmek ve dayanışma amaçlı ziyareti için Van Havaalanı’na indiğimizde ilk karşılaştığımız banklardaki onlarca asker oldu.
Yorgun yüzleri, tozlu üst başları daha çok taze bir yükün altından kalkmış olduklarını gösteriyordu; kimi derin bakışlarını ileride sabit bir noktaya yoğunlaştırarak dalmış gitmiş bir yerlere, kimi önüne bakarak düşünmekte, kimi başı geriye düşmüş derin bir uykuya dalmış durumda. 72 saattir Van’a inen uçaklardan gıda yardımlarını kamyonlara taşıyorlarmış, biraz önce de sonuncu uçaktan transferlerini yapmışlar. BİRLİK MESAJI VEREN VALİ Kriz merkezine hareket ettik, uzun İpek Yolu Caddesi boyunca ciddi bir felaket manzarası yoktu, ama içinde yüzlerce dairenin olduğu binalar da dahil, onlarca yeni binanın oturulamaz hale geldiğini gördük. Asıl felaket de o binaların pek çoğunun son yıllarda yapılmış olmasıydı. Kriz merkezinde bizi karşılayanlar kapı önünde bekleyen yüzlerce Vanlı. “Abey çadır vereceklermiş, onun için bekliyoruz” diyorlar. Kiminin polisle sert tartışmaya girmekten ve misliyle sertlikte karşılık almaktan çekinmediğine tanık olmamız oldukça düşündürücüydü. Kriz merkezinde Vali Münir Karaloğlu’ndan, son durumla ilgili bilgi aldık. Deprem günü dahi BDP’li belediye başkanı ile konuşmadı diye eleştiri alan, gördüğümüz kadarıyla bu nedenle sokakta da olumsuz bir algının doğmasına neden olmuş Vali’den, “Güneyi ile kuzeyi ile Türkiye müthiş bir birlik beraberlik örneği veriyor” sözlerini duymak güzel oldu. Doğrusu Vali’nin yardım eden belediyeler arasında AKP’li ikisinin adını verip, diğerlerini, “Çeşitli” diye geçmesi de sanki bir haksızlık gibiydi. Van’dan Erciş’e geçerken, bazı köylerde briket ve kerpiç evlerdeki hasarı görmek hiç şaşırtıcı olmadı, ama bir benzin istasyonunun çökmüş tavanını görünce, “Yapana yuh be” demekten kendimizi alamadık. ERCİŞ’TE KUYRUKLU KARŞILAMA Erciş’e giriş zor; yoğun trafik hemen kendini gösteriyor. Biraz ileride Jandarma’nın önünde yüzlerce metre uzunluğunda bir kuyruk, sanki Erciş oraya akmış; hepsi çadır almak için bekleşiyor. Şehir merkezine girildiğinin kanıtı yükselen toz duman. Artık canlardan umut kesilmiş olsa da her enkaz kaldırma yerinde yüzlerce meraklı, kepçelerin iniş kalkışını, kurtarma görevlilerini seyrediyor. Kurtarma çalışmalarında her kuruluşa şükran duyuluyor, ama Taşkömürü Kurumu madencileri efsane gibi konuşuluyor. “Onlar hayata dönüş tünellerini en iyi açan kahramanlar” deniyor. Sivil Savunma ekiplerinin deneyimsizliği de önemli bir söylem. Bu kadroların siyasi kaygılarla doldurulduğu iddiaları yaygın. Van’da bir günün kısa özeti bu ve oralarda dert büyük, iş çok. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaret için beklemesi çok doğru bir karar. Dünkü ziyaretteki iyi niyete de tek kelime yok, ama onlarca araçlık konvoyun hareketi, sizinle ilgilenmek zorunda kalan yerel yöneticilerin kıymetli zamanı düşünüldüğünde doğrusu yarar mı zarar mı diye bakmalıyız. Bazı kuruluş temsilcilerinin bu kaygıyı duyduklarını da söylemeliyim. Yani dayanışma amaçlı da olsa bu tür kitlesel ziyaretler ertelenmeli, derim.