CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi yaklaşmasına rağmen Ankara’da, önceki seçimlere kıyasla, ciddi bir sessizlik olduğunda herkes hemfikir.
Sessizlik bir ölçüde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başarılı taktiğinin eseri.
AKP’yi tartışmanın dışında tutan Erdoğan, bununla istediği sonuca ulaşacağını düşünüyor; ama sessizliğe, muhalefetin tepkisi giderek sertleşiyor.
Buradaki temel sorun da yeni cumhurbaşkanı adayı konusundaki belirsizlik.
Erdoğan’ın, CHP Lideri Deniz Baykal’a, "Adaylığını açıkla" çağrısı yapması basit polemikten öte geçmiyor; çünkü sonucu AKP grubu belirleyecek.
Oradan da ses çıkmayınca, "Türkiye yeni cumhurbaşkanını 16 Nisan gecesi 23.59’da mı öğrenecek" soru ve eleştirisi gündeme geliyor.
SESSİZLİK, SESSİZ KALMA DEĞİL
Aday konusundaki belirsizlik, "Ya Erdoğan aday olmaz da yeni bir isim önerirse, o adayın, kimliği üzerinde derin araştırma ve tartışma yapılmadan seçilmesi demokratik bir ülkede mümkün mü?" sorusunu da sorduruyor.
Bu sorular ışığında sessizliğin, demokratik süreci işletmekten kaynaklandığını; ancak sessiz kalındığı anlamına gelmediğini ifade edebilirim.
O nedenle ki gerek yeni andıç tartışması, gerekse Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’in günlüğü ile ilgili haberler, bazı seslerin daha fazla çıkmasını önlemeye yönelik AKP kaynaklı girişimler olarak görülüyor.
Bu görüş, "TSK, ’itibar’ darbeleriyle baskı altına alınıyor" diye de okunabilir.
Bakışı terse çevirdiğimizde ise AKP’nin de kozları var, demek mümkün.
Böylesi değerlendirme ve yorumlar aday belli olana kadar devam edecek.
Askerin her eylem ve söyleminde cumhurbaşkanlığı seçimi izi aranacak.
İşte ilk örnek, yarın Harp Akademileri’nde yapılacak olan etkinlik.
Genelkurmay başkanları her yıl basına kapalı bir toplantıda kurmay subay adaylarına, dış ağırlıklı değerlendirme ile sesleniyor.
Ancak konuşma içeriği komutandan komutana değişebiliyor.
Bu yıl Org.Yaşar Büyükanıt’ın içe yönelik değerlendirmeler yapacağı, satır aralarında cumhurbaşkanlığı seçimine de değineceği beklentisi yaygın.
Hemen belirteyim, Org. Büyükanıt yarın konuyu açmasa bile beklentiler sona ermeyecek; bu kez gözler Erdoğan-Büyükanıt ikili görüşmelerine çevrilecek.
Olası böyle bir ikili görüşmede konunun açılmaması düşünülemiyor.
Askerin, yeni başkomutanı ile ilgili düşüncesini kapalı kapılar ardında ifade etmesi olağan da karşılanıyor; ama ötesini muhalefet üstlenmiş gibi.
Muhalefet liderlerindeki sertleşmeyi böyle okumakta yarar var.
Burada son bir rolü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer üstlenebilir.
SON ZEMİN MGK
Normal süreçte Sezer’li son MGK nisan ayının son haftası toplanacak.
Ancak Sezer, adaylık başvuru tarihi olan 16 Nisan öncesine çekebilir. (Ben yazımı yazdıktan sonra bu yönde haberler çıktı.)
Eğer bu değişiklik kesinleşirse, hedefin Erdoğan’ın aday konusundaki düşüncesini öğrenmekten öte bir şey olmadığını çok rahat söyleyebiliriz.
Anlaşılan herkes sınıra kadar gidecek; ama AKP dışındaki tüm çevreler, sadece Erdoğan’ın adaylığına karşı duruş sergilemiyor, adayla ilgili belirsizliğin bir an önce sona ermesini istiyor.
Buna rağmen Erdoğan da elindeki gücün, önündeki şansın farkında.