KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Atilla Koç, turist sayısında 2006’da yaşanan yüzde 5’lik düşüşü gerekçe gösterip 2007 için yeni hedef vermekten kaçındı.
Sergi açılışı nedeniyle bulunduğu Roma’dan görüştüğüm Koç, "Kafiyenin sempatisine kapıldık, 2006’da hedef açıkladık; ama kuş gribi, patlayan bombalar sonucu hedef tutmadı.Şimdi yoğurdu üfleyerek yiyoruz" dedi.
Koç, yine de hedeflerinin varlığını farklı bir açıdan şöyle açıkladı:
"Katıldığımız fuar sayısı 120’den 200’e çıkacak; tanıtım harcaması ikiye katlanacak; Yeni Delhi, Riyad, Güney Afrika ve İslamabad’da müşavirlik açılacak; büyük bir turizm sempozyumu yapılacak."
Koç, dünya ve Avrupa’daki göstergelerin iyi olduğunu, bu nedenle yeni hedefin 2006’yı değil, 2005’i aşmak olması gerektiğini de ekledi.
MUMCU VE KOÇ KIYASLANIYOR
"Hedef" konusunda özet görüşleri bu olan Koç, eleştirilere ise saygılı.
Sektörün tecrübeli ve önemli isimlerinden de ciddi eleştiriler geliyor.
Aşağıdaki satırların tamamı da bu eleştiri ve değerlendirmeleri yansıtıyor.
Hedefsizliğin, "Hedef yoksa, politika da yoktur. Küresel rekabetin acımasız işlediği bu sektörde yerinde bile sayma şansın yoktur. Çünkü bunun ardı küçülmedir" diye algılanma olasılığı büyük bir korku.
Bu korkuya turist sayısındaki düşüşten daha önemli bakılmalı.
Turist başına harcamanın 680 dolardan 600’e inmesi; sezon başında 200 bin, kış başında da 250 bin kişinin işini yitirmesi ayrı bir olumsuzluk.
Koç’un, "kuş gribi ve patlayan iki bomba" gerekçesi yeter neden değil.
Çünkü; Türkiye, 1999 ile 2005 arasında, Öcalan’ın yakalanması olayını, ikişer büyük deprem ve ekonomik krizi, Swissotel baskınını, Irak savaşını, İstanbul’daki sinagog ve banka bombalamalarını, turistik yörelerdeki irili ufaklı birçok patlamayı yaşadı.
Bu ağır felaketlere rağmen turist sayısı 7.4 milyondan 21 milyona çıktı.
Bunlar düşünülünce Erkan Mumcu ile Koç’un dönemi kıyaslanır hale geldi.
Sektöre liderlik edenin bakışı, vizyonu, yöntemi öne çıkarılmaya başlandı.
BAŞLANGIÇTAKİ TALİHSİZLİKLER
Mumcu’dan sonra göreve gelen Koç’un kültür adamlığının öne çıkması; daha ilk gün, "Hiç turist olmadım, çünkü hiç tatil yapmadım" demesi; turistin yüzde 90’ı sahilleri yeğlerken en büyük ağırlığın yayla, termal gibi alternatiflere verildiği izlenimi doğması turizmde, bu döneme yönelik iç olumsuzlukları yansıtıyor.
2006 hedefinin tutmamasında dış faktörlerin de etkisi yok değil; ama dış faktörler, geçmiş yıllarda tanıtım atağı ve sektörün yurtdışı ayaklarıyla girişilen işbirliği sayesinde aşılırken aynı başarı 2006’da sağlanamadı.
Koç, hedef koysaydı daha iyi olurdu; çünkü 2007’ye olumlu da bakılabilir.
2006’da Türkiye’ye gelen turist çok memnun ayrıldı, oysa rakip ülkelere gidenler mutsuz döndükleri için 2007’de gözlerini Türkiye’ye çevirdiler.
Yapılması gereken, ciddi bir tanıtım ve organizasyon atağı başlatmaktır.
Ancak, "T"li tanıtımın bu beklentiyi karşılaması zor görünüyor.
Çünkü; reklam, görüldüğü an mesajın alınması demektir; ama ’urkey’in başındaki insanın T harfi olduğunu ilk bakışta kaç kişi anlayabilir?