DERGİ sizin göreve gelmenizden sonra çıkarılmaya başlanıyor.
Künyede imtiyaz sahibi olarak siz görünüyorsunuz.
Bağlı olduğunuz bakan da Yayın Danışma Kurulu üyesi.
Derginin Genel Yayın Yönetmeni, sizin basın danışmanınız.
Derginin yazışma adresi ise sizin basın müşavirliğiniz.
Hal böyleyken, bu dergi, ihale verdiğiniz firmalardan ciddi rakamlarla reklam alıyorsa, ‘Bu benimle alakalı değil’ demeniz inandırıcı olabilir mi?
Veya bu künyeyi gören o müteahhitlerin reklam vermeme şansı olabilir mi?
BUNLAR KÜÇÜK ŞEYLER!
Sözünü ettiğimiz bürokrat, DSİ Genel Müdürü Prof. Dr. Veysel Eroğlu.
Dergi de Su İşleri Vakfı adına Eroğlu’nun sahibi olduğu Su Dünyası.
Derginin basımı ve (vakıflar bağış alamadığından olsa gerek) reklam toplama işi, İstanbul’daki bir firma tarafından yapılıyor.
Önceki gün aradığımız Eroğlu’na, bu dergiyle, İstanbul’da geçen hafta yapılan ‘Su Sempozyumu’ giderlerinin sponsor DSİ müteahhitlerince karşılanmasıyla ve Deriner Barajı keşif artışıyla ilgili sorular yönelttik.
Eroğlu’nun, ‘Küçük şeyler’ dediği dergiyle ilgili yanıtlarından başlayalım:
‘Dergiyi çıkaran reklamını da alır.Bu beni ilgilendirmez.Müteahhit isterse reklam verir, istemezse vermez.Bizimle alakalı bir konu değil.Biz, buradan sadece vakfa belli miktarda isim hakkı alıyoruz.’
Eroğlu’nun isim hakkı dediği rakamın toplanan reklama göre komik kaldığını; vakıf yönetiminin, daha çok bağış adı altında toplanan reklam gelirinin miktarı ve ne şekilde harcandığı konusunda hiçbir bilgisi olmadığını; reklam toplanırken DSİ görevlilerinin de devreye girdiğini belirtmeli.
DSİ müteahhitlerinin bu reklamları isteyerek değil, Eroğlu adı nedeniyle vermek durumunda kaldıkları da bir başka iyi bilinen gerçek.
SPONSORSUZ
OLMAZ
Eroğlu, ‘Başkaları yapsa 3-4 milyon dolar harcardı’ dediği Uluslararası Su Sempozyumu’nun, DSİ müteahhitleri ve müteahhit örgütlerinin sponsorluğunda gerçekleştirilmesini de sonuna kadar savunuyor.
Sponsorlukların gönüllü olduğunu aktaran Eroğlu devam ediyor:
‘Bu da küçük şey.Biz 3.5 katrilyona hükmediyoruz.Şimdiye kadar 3 katrilyon tasarruf yaptık.Buna bakılsın.Böylesi etkinlikleri bütçeden yapmak mümkün değil. Uluslararası bir toplantıda kendilerini göstermek isteyen her müteahhide de doğal ki yardımcı olurum. Karşılığında da kimi uçak, kimi otel, kimi de yemek masrafını karşıladı. Kimi de stant kiraladı.’
Oysa bizdeki bilgi, firma ve müteahhit derneklerinin aranarak, harcama miktarı veya katılımcı sayısı da verilmeden, ‘Sen otel, sen yemek, sen uçak giderlerini karşılayacaksın’ denildiğidir.
Eroğlu, Deriner Barajı keşif artışı konusunda ise sözleşmeye uymaktan kaynaklanan bir artış yapıldığını, yüzde 4 bin 505 rakamının doğru olmadığını, ortalamanın yüzde 66’da kaldığını, üstelik bu işlemle 200 milyon dolarlık kár sağlandığını anlattı.
Yüzde 4 bin 505’lik keşif artışı da, yüzde binliği de, yüzde 700’lüğü de Eroğlu’nun imzasını taşıyan belgenin her sayfasında duruyor.
Bu bir yana; biz, keşif artışının haklı veya haksızlığı üzerinde durmadık, AKP kadrolarındaki, ‘Biz yaparsak doğru, başkası yaparsa Yüce Divan’lık’ anlayışını ortaya koymaya çalıştık.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’dan yakın çalışma arkadaşı olan Eroğlu’nun açıklamalarında da aksi yönde bir işaret bulamadık.