CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli Ticaret Odası’nda üyelerin sorularını yanıtlarken ilginç bir tartışmaya tanık olduk.
İlk soru çok ilginçti ve ilginç bir isimden, oda meclis üyesi, eski Denizli MÜSİAD Başkanı, AKP kurucu üyesi Mehmet Eyüpoğlu’ndan gelmişti. Sorusu sert ifadelerle doluydu, CHP’lilere göre provokasyon amaçlıydı. Soruyu sorarken kurulan cümleler salondaki CHP’lilerin büyük tepkisini aldı. Defalarca sözlü sataşmalar yapıldı, ancak her seferinde Kılıçdaroğlu devreye girdi, “Soru sorma hakkını engelleyemeyiz. Bırakın bize her soru rahatlıkla sorulsun ki kafalarda soru kalmasın. Yanıt veremeyeceğimiz hiçbir şey yok” diyerek partilileri engelledi.
DUYGUSAL HESAP
Eyüpoğlu, Kılıçdaroğlu’na SSK döneminde hangi başarısı olduğunu, Başbakan’a neden kalpazan dediğini, vaatlerinin kaynağını yorumlarla dolu sözlerle sordu, CHP’nin kayıp trilyonun hesabını vermesini istedi. Sözlerini meşhur tilki ile karga öyküsünü, “Artık benim oğlum bu hikâyeyi, karganın peyniri kenara koyup konuştuğu şekli ile öğreniyor” diye bitirdi. Kılıçdaroğlu, soruları Eyüpoğlu’ndan başlayarak yanıtladı. Salon merak kesilmişti, ne diyecek, nasıl bir tepki verecek diye. Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürü’yken 2 bakan hariç kabineyle kavga ederek doğruları savunduğunu, ilaç işverenlerinin tepkilerine rağmen eşdeğer ilaç uygulamasını ve sınavla eleman alımını başlattığını, pek çok SSK yönetici cezaevine girdiği halde kendi döneminin AKP iktidarında en ince detaya kadar incelendiğini, “Kapı gibi adam” sonucu çıktığından raporların açıklandığını, bugünkü SSK yönetiminin döneminde işe başladığını anlattı, “Şimdi bana teşekkür ediyorlar, çünkü kimseyi ayrı görmedim” dedi. Sürekli alkış almaya başladı, Anadolu çocuğu olduğunu, üniversiteye kadar yerde yemek yediğini, sekiz kardeş içinde üniversiteyi sadece kendisinin bitirdiğini, dönemin Gelirler Genel Müdürü, DYP’li eski Bakan Aykon Doğan’ın dürüst hesap uzmanı istediğinde kendisinin seçildiğini, Özal ile KDV’yi çıkaran ve yakın çalışan isimlerden biri olduğunu söylerken çok etkiliydi.
PARFÜM FATURASINI KULLANDI
Sözleri oldukça duygusal tondaydı, temiz siyaseti bütün yüreği ile istediğini anlattıktan sonra, CHP’nin 1 trilyonunun hesabını verdi. Paranın büyük bölümünün işçi tazminatı olduğunu anlattı, geri kalan parayla ilgili faturalar hakkında detaylı bilgi verdi, sonunda da şunu dedi: “Bakın bu 1 trilyonun içinde ne tıraş losyonu ne de parfüm faturası var. Ama bu faturayı verenler de var. Hangi parti biliyor musunuz; AKP.” CHP’liler artık çok keyifliydi, ardından vaatlerinin kaynağını açıkladı. Başbakan Erdoğan’a yönelik sert sözlerinin nedenini açıklarken ise Erdoğan’ın, İsmet İnönü’ye Hitler demesini, cibiliyetsiz ve şerefsiz sözlerini anımsattı, “Sertliğin kaynağı da sorumlusu da Başbakan” dedi. Sözlerini şu iğneleme ile bitirdiğinde ise CHP’liler yine ayaktaydı: “Peki ben de sormak isterim. Biri Başbakan’a ‘Neden cibiliyetsiz, İnönü Hitler, şerefsiz, diyorsun’ diye sorsa polisler ne yapardı; dışarı atardı.” Böylece Kılıçdaroğlu hem soru sorana fiili tacizi engelleyerek bir provokasyonun önüne geçti, hem de verdiği yanıtla partilisini tatmin etti. Siyasetçilerin ortamı germektense, olası sert eleştirileri lehine çevirme şansına sahip olabileceğini de göstermiş oldu.