HAFTA sonundaki CHP Kurultayı’nda lider değişikliği bekleyen yok; sayısı teke inmezse, Deniz Baykal’a rakip çıkıp çıkmayacağı bile kuşkulu.
Başta Baykal olmak üzere CHP yönetimi kurultayı, 22 Temmuz ardından yeni bir sıçrama zemini yapmaktansa olduğunca gündemden uzak tutmaya çalıştı.
Delege seçimleri çoğu yerde mahkemelik oldu, tartışmalı üyeler yazıldı; genel başkan adayları çoğu illerde parti binalarına alınmadı; kimi adaylar için, "Belli bir ihanet kotamız var" tanımı kullanılırken, kimileri belli çevrelerin CHP’ye sızdırdığı isimler olarak tanıtıldı.
Bu süreçte, uzun yıllar Baykal’a yol arkadaşlığı yapan Eşref Erdem’in yol ayrımına geldiği gün, Baykal’ın basın toplantısında arka fonda "Kürt-Türk kardeştir PKK kalleştir" pankartının yer alması ilginçti.
Sonuçta, daha hoşgörülü, daha demokratik, daha yarışmacı yaşanacak şekilde yönetilebilecek bir süreç geçti gitti, şimdi kurultay ve karar zamanı.
ÖNE ÇIKARILMASI GEREKENLER
Kabul; CHP’de Baykal yol vermedikçe, ikna olmadıkça değişim zor.
Kabul; Baykal ikna olmadıkça CHP yeni kesimlerle bağ kuramaz.
Kabul; Baykal istemedikçe CHP’de kadın ve gençler öne çıkamaz.
Ancak, bunlar isteniyorsa lidere mesaj verecek en iyi zemin kurultaydır.
Bu kurultayda CHP delegeleri, "Yerel seçimde belediye başkanı, il-belediye meclis adayı olacağım" kaygısı ile hareket etmemeli.
Kimileri CHP’de temel sorunun Baykal’ın tutumu olduğunu savunuyor; oysa parti yönetimindeki isimlerin sorumluluğu belki de daha fazla.
Şu bir gerçek ki CHP, bu kadro ile geçen seçimlerde başarıyı yakalayamadı.
Ama Baykal’ın ardına sığınarak sorumluluğu üstlenmekten ise kaçındı.
Bu isimlerin CHP adına AB, özgürlükler, Türkiye’nin sorunları ve çözümleri, 28 Nisan bildirisi, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 22 Temmuz için açıkladıkları politikalar doğruysa delege kararını ona göre vermeli.
CHP, bu politikalarını değiştirmeli deniyorsa gereği yapılmalı.
CHP’nin, Türkiye’nin sıkıntılı kesimleri olan yoksullar, gençler, kadınlar, Kürtler ve hatta Alevilerden aldığı desteği yetersiz gören, her ilden oy alan bir parti isteyen delege seçimini buna göre yapmalı.
CHP yönetiminde kadın ve gençlerin temsil edilmediği bir gerçek; oysa CHP’de bu kesimlerin temsilcisi, tabanla güçlü bağa sahip çok isim var.
STK’LAR VE CHP
CHP’nin bugünkü ağıyla AKP’yi yenmesi pek olası görünmüyor.
Oysa CHP, toplumun tüm sol kesimleri ve önemli sivil toplum örgütleriyle (STK), sanat ve akademi dünyasıyla bağını derinleştirse tablo değişebilir.
Sol bir parti olarak CHP’nin, başta sendikalar, tabip odaları, barolar, mimar-mühendis odaları, eczacılar birliği, esnaf örgütleri olmak üzere STK’larla sürekli diyalog içinde olması, hatta politikasını bu örgütlerle birlikte belirlemesi hiç yadırganamaz.
CHP’nin, TOBB, Süleyman Demirel, Sinan Aygün gibi sağ merkezlerle bağ kurması güzel; ama asıl hedef sol tabana dayanan STK’lar ve liderleri olmalı.
Elli beş satırda özetim bu kadar; karar ve vebal ise CHP delegesinin.
Çünkü onlar, bu kez solun, hatta Türkiye’nin geleceğini oylayacaklar.