DSİ’nin düzenle-diği bazı temel atma ve açılış törenleri için yüklenici firmalardan önemli miktarda para toplandığını daha önce de gündeme getirmiştim.
Para, Veysel Eroğlu’nun Genel Müdür olmasıyla yayınlanmaya başlanan, önceki dönemlerde benzeri olmayan Su Dünyası Dergisi’ni çıkaran bir firmaca toplanıyor.
Eroğlu’nun İSKİ’de de birlikte çalıştığı bu firma, dergi için DSİ ile iş yapan firmalardan reklam karşılığı olarak da ciddi miktarda para topluyor.
Kendisinin imtiyaz sahibi, Enerji Bakanı Hilmi Güler’in de Yayın Danışma Kurulu üyesi olduğu böylesi bir dergiye reklam vermeyecek babayiğit yüklenici firma olur mu diye sorduğumuz Eroğlu, "Biz o işe karışmayız" demekle yetinmişti.
BÜTÇE DIŞI DENETİMSİZ KAYNAK
Bunları yazmamız da bir şeyi değiştirmedi.
Bakan Güler, konuya ilgi göstermiş, ancak "Müteahhitler belge vermiyor" demiş; kendisinin yayın kurulu üyeliğini ise düşüneceğini belirtmişti.
Derginin son sayıları o alanda da bir gelişme olmadığını gösteriyor.
Şimdi benim elimde söz konusu firmaya yapılan bir ödeme dekontu var.
Dergiyi çıkaran AFA firmasına sordum, "Tören için katkı payı" dediler.
Belgeye göre DSİ ile halen iş yapan firma, 14 Ekim 2003 günü, 292509 sıra No’lu faturayla Pamukbank üzerinden AFA’ya 12 milyar 540 milyon lirası KDV olmak üzere 82 milyar 212 milyon 960 bin liralık ödeme yapıyor.
Rakam bendeki bilgileri doğruluyor.
Şöyle ki; DSİ yaptığı törenler için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat gittiği şantiye sahibi firmadan 150 bin dolar, sanal ortamla açılış töreni düzenlenen şantiye sahiplerinden ise 45 veya 50 bin dolar "masraf" alıyor.
Bu arada DSİ yeni bir model geliştirdi; örneğin 50 kilometrelik bir sulama işini, tek proje olmasına karşın beşe bölüp ayrı ayrı açılış yapıyor.
Böylece yıllık açılış sayısı 100’e ulaştırılıyor.
Bunun anlamı da yılda 5 milyon doları aşan gelir demek.
Ama, gelirin ne kamu bütçesi içinde görünürlüğü var, ne de denetimi.
Aynı durum, 20-50 bin dolar arası olan reklam gelirleri için de geçerli.
BARAJI HORMONLU YAPINCA
Devlette daha önce benzeri olmayan ve müteahhitlerin çekindikleri için seslerini çıkarmadığı bu uygulamayı sürdürmekte kararlı görünen Eroğlu, kamuya yönelik söylentileri de artırıyor.
Söylentilerden biri de Eroğlu’nun ileriye yönelik siyasi ihtiyacı için gerekebilecek sponsorluğu sağlama aldığı biçiminde.
Eroğlu, kendi uygulamalarının haklılığına çok inanıyor; ama işte bazı uygulamaları devletin başına iş açıyor, bazı kurumları zor durumda bırakıyor.
Yine daha önce yazdım; Deriner Barajı’nda Cumhuriyet tarihinin en büyük keşif artışı yapıldığı için maliyet Atatürk Barajı ile yarışır hale geldi; üçe katlanarak 2.6 milyar dolara çıkarıldı.
Bunda, Karayolları’nın üstlenmesi gereken ve 300 milyon doları aşan yol yapımını maliyete ekleyerek barajı hormonlu hale getirmeleri de rol oynadı.
Tasası ise DPT’ye düştü; "Artık bu baraj rantabl değil" dedi.
Ancak DPT, kara kara da düşünüyor; çünkü ortada başlamış bir iş var.
Benden söylemesi; bu tablo iki kurum arasında kavga çıkaracak gibi.