FENERBAHÇE güzel bir sosyal kaynaşma projesi çerçevesinde Batman’a gitti; 2. başkan Nihat Özdemir’in daveti üzerine bir Cimbom’lu olarak bu etkinliğe severek katıldım.
Her şey Batman 72 spor kulübü yönetiminin Aziz Yıldırım’dan yardım istemesiyle başladı. Amaç Batman dışındaki maçlar için kulübe bir otobüs kazandırmaktı. Yıldırım, önce kulübe kendi olanakları ile bir katkı sağladı; “Otobüs alımı için ise yardım yerine bir proje getirin, onu uygulamaya koyalım” dedi. Kulüp yönetimi “Fenerbahçe Batman’a gelsin” önerisi yapınca Yıldırım hemen kabul etti. İşte Batman’a yapılan çıkarma bu amaçlıydı. Keşke diğer büyük takımlar da ‘yaşanan bazı tatsızlıklara rağmen’ aynı yolda yürüse. İKİNCİ EL DE OLSA TAMAM Batman 72 ve TPAO’nun takımları Fenerbahçe ile yarı devreli olarak karşılaştılar. Stat tamamen doluydu diyebiliriz, biraz tedirginlik yaşamadık değil; ama İstiklal Marşı’nın okunması da dahil, her şey gayet güzel gitti, sahada da oyuncular birbirlerine karşı son derece dostane tavır gösterdiler. Etkinlikte önemli payı bulunan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de ilk yarı Batman 72’de, ikinci yarı da Fenerbahçe’de gol bölgelerinde 10’ar dakika forma giydi. Her ne kadar ikinci yarı Okan’ın gol pasını ıskalayıp, “Fener yeni bir Guiza transfer etti” esprilerine neden olsa da sahada gayet başarılı bir performans gösterdi, her tarafa koşturdu, rakip defans oyuncularına pres dahi yaptı. Maçtaki birkaç sertlik de hemen oyuncuların birbirine sarılıp özür dilemesiyle sonuçlandı. Stat çevresindeki binalarda da epey seyircinin izlediği maç o kadar iyi gitti ki bir ara seyirciden, “Türkiye, Türkiye” tezahüratlarının yükselmesi de güzel bir sürpriz oldu. Bu maç hem kentte güzel bir hava estirdi, hem de Batman 72’ye gelir sağladı. Yöneticilerin ifadesiyle, diğer tasarruflarla birlikte maçın geliri ikinci el bir otobüs için yetti. PEKİ YA O BAKIŞLAR İşte bu güzel duygularla stattan ayrıldık, otobüslere bindik ve hareket ettik. Nihat Özdemir, Mithat Yenigün de dahil bazı Fenerbahçe yöneticileriyle biz gazeteciler ilk otobüsteydik. Stadın dışına çıktığımızda çoğu çocuklardan oluşan bir kalabalık bekliyordu, hani futbolcuları görmek isteyen kalabalıklar var ya, onlar gibi. Otobüs manevra yaparken aradan ‘yuh’ sesleri duyduk, pek üstünde durmadık. Tam otobüs manevrasını tamamlayıp kalabalığı sağımıza aldığımızda kurşun sesine benzer patlamalar duyduk, peş peşe taşlar yağmaya başladı. Bu sahnelere diğer maçlardan alışık olan Nihat Özdemir, son derece soğukkanlı hareket etti. “Sola geçin, koridora çömelin” dedi, çoğumuz bunu yaptık. Kalabalıktan uzaklaştığımızda beş camın kırıldığını gördük. Ancak beni en çok etkileyen, kalabalık arasındaki bazı çocukların bakışları oldu. Hani taş atan çocuklar için yasaları değiştirerek soruna hukuki çözüm bulabiliyoruz, işin kolayı bu; ama işte o çocuklardaki ‘düşman otobüste’ bakışları işin asıl can alıcı, zor ve uzun yıllar gerektiren yanı.