TBMM’de 2007 bütçesi üzerinde cuma günü yapılan görüşmelerin siyasi bölümü cumhurbaşkanlığı ve genel seçim ekseni üzerinde geçti.
Tartışmayı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in erken seçim isteyen sözleri de alevlendirince ortaya bir de sine-i millet talebi çıktı. Hemen söylemeliyiz ki; Sezer de dile getirmiş olsa bile, CHP’nin tek başına sine-i millet kararı vermesini kimse beklemesin.
CHP bunu yapabilir; ama bunun olmazsa olmazı, başta TOBB, TÜSİAD, medya ve sendikalar da dahil tüm toplum kesiminden çok güçlü bir talep gelmesidir.
Sezer’in çıkışı da belki bu kesimlere bir çağrı olarak görülebilir.
Yoksa CHP, ortaya çıkacak kaosun, ekonomik krizin yükünü sırtlanacak değil.
(Başbakan Tayyip Erdoğan’ınbütçe konuşmasında CHP’yi iki kez sermaye düşmanı ilan etmesini de boşuna bir çıkış olarak görmemeli.)
Daha önce erken seçimi getirmiş, sonra baraj altı kalmış bir partiden başka türlü davranmasını beklemek de çok gerçekçi olmasa gerek.
Partisinin önemli güç kazandığı bir süreçten geçtiğine inanan CHP lideri Deniz Baykal’ında, parti yönetiminin de bu görüşte olduğu görülüyor.
SPEKÜLASYONLAR ERDOĞAN ÜZERİNDEYSE
Baykal, giderek artan dozda süreci, Türkiye’yi Erdoğan’ın devletin temel değerleri ile sorunlu olduğuna ikna etmeye çalışarak götürmek niyetinde.
Acaba Başbakan dabu politikanın etkili olma olasılığını gördüğü için mi bütçe konuşmasında Anayasa’nın temel maddelerini tek tek okuyup bunlara bağlı olduklarının altını özenle çizdi, ortamı yumuşatmaya gitti?
Bu noktada Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını kesin gibi gören biri olmama rağmen bir soruyu daha akla getirmek istiyorum.
Erdoğan, bütçe konuşmasında, "Nisandan önce AK Parti grubu asla adayını açıklamayacak.Çünkü üzerinde, işte bu görüldüğü tonda yapılan spekülasyonlara, çirkinliklere biz fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz" dedi.
"Görüldüğü tonda yapılan spekülasyonlar" Erdoğan adı üzerinde olduğuna göre; acaba Başbakan’ın yıpranmasını istemediği başka bir adayı mı var?
SEZER-BAYKAL İLİŞKİSİNİ BİLMEYENLER
Bütçe konuşmalarında Sezer’in CHP’de siyaset yapması da konuşuldu.
Konuyu da Başbakan Erdoğan "Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Baykal’ın istediği gibi partisinde politika yapma niyeti zaten yok.Böyle bir şey düşünmesi de mümkün değil.Nereden çıkardıysa onu çıkardı.Bilemiyorum.Kargalar bile buna güler" sözleriyle gündeme getirdi.
Başbakan’ın bu tespitinin doğru olduğunu düşünenlerden değilim. Çünkü, Sezer’in CHP’de siyaset yapması ile ilgili haberlere Erdoğan, belki Köşk’teki son görüşmeden sonra gülmeye başlamıştır; ancak Baykal’ın, Başbakan’ın ifadesiyle kargalardan da, herkesten de önce güldüğüne eminim.
O zaman Baykal, "Sezer CHP’ye katılsın mı?" sorusuna niye, "Onur duyarız" yanıtı verdi diyenler çıkabilir.
Soruya başka ne yanıt verilse yanlış anlaşılabilirdi; ama Sezer’le Baykal’ın birbirlerine bakışını bilmeyenler bu tartışmayı sürdürebilirler.
Oysa, Sezer siyasete girmeye hiç niyetli görünmüyor.
Kime destek vereceğini tahmin etmek ise hiç zor değil; ama bunu hangi yolla yapacağını şimdiden kestirmek biraz güç olabilir.