Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Başbakan’ın randevu talebi

YEMİN krizinde, sorunu yaratan olmasa da, çözüm gücüne sahip tek parti AKP.

Haberin Devamı

İşte o güç, konuya ve muhataplarına nasıl bakıyor, tavrını nasıl açıklıyor? Bugün, tamamen iktidar cephesinden bakışı, madde madde özetleyeceğim.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, CHP’nin yemin etmemesini hiçbir şekilde ‘kabul edilir’ ve ‘anlaşılır’ bulmadığı gerçeğinden başlayarak devam edeyim.
Sorunun kaynağı CHP, MHP ve BDP önceden defalarca uyarıldıkları halde aynı adaylarda ısrar ettiler ve olası çözümleri de birbirini hiç tutmuyor.
BDP’nin çözümü MHP’ye, MHP’nin önerisi CHP’ye uymuyor.

MHP, Engin Alan’ı feda edebilecek kadar bazı önerilere karşı dururken, CHP bırakın iki adayını kurtarmayı, “Tüm Ergenekon sanıkları” demeye başladı (kanıt, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün sözleri).

Başbakan’ın bunu kabulü mümkün değil; zaten tam da soru bu; yani, “İki kişiyi çıkardık; ya geride kalan sanıkların durumu, davanın özü ne olacak?”

CHP KAMİKAZE GİBİ  

CHP bu süreci ne kadar götürecek; örneğin iki güne hükümet bütçesi geliyor, CHP kürsüye çıkıp o bütçeyi eleştirmezse yarın ne söyleyecek?
Eleştiriler yargıya; ama AK Parti suçlanıyor, yargıya baskı isteniyor; OLMAZ.

“Tutukluluğun devamı mümkün” dendiği halde, madem o adayları gösterdiler, o zaman çözümü de hazır tutup herkesin önüne koymalıydılar.

CHP, bu süreci uzunu süreli götüremez; kendi içinde sorun çıkar, çatlak olur.

Kendi iradesi ile böyle bir çıkmaza giren CHP, ara seçimi de göze alırsa TBMM bu kararı verecek yapıya, güce sahip; “Yolları açık olsun” denir.
Çünkü, bugün seçim olsa, 11 milyon CHP seçmeni tek tek, “Sana Meclis’te temsil görevi vermiştim, gereğini yapmadın” diye hesap soracaktır.
CHP, içindeki liderlik yarışı veya liderliğini kanıtlama anlayışı ile kamikazelik yapıyor; eğer uçağı yere çakmaya razılarsa onları durduracak güç yok.
Gelinen noktada, bazı kurmaylarının da dillendirdiği “CHP ile yeni anayasa daha rahat yapılır’ tezine Erdoğan’ın desteği hiç söz konusu değil.

O KRİTİK GÜN GELDİ

En sona en kritik nokta kaldı; Erdoğan ile Kılıçdaroğlu buluşup uzlaşır mı?

İktidarın, “Sorunu biz sizinle değil, siz bizimle konuşun” diye özetlediği CHP anlayışını çok yanlış gördüğünü belirtip, bir anımsatma ile yanıtı vereyim. Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Kurulu’nun yapıldığı gün, Hürriyet’te Kılıçdaroğlu’nun, bu toplantıyı kasıtla bana verdiği, “Uygun olursa görüşürüm” başlıklı demeci çıktı; ancak beklenen buluşma gerçekleşmedi.

Bendeki bilgi; Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun o sözlerini toplantıdan sonra öğrendi; hatta özel kalemine bir talep olup olmadığına dahi baktırdı.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun sözü varsa kendisinden randevu isteyip gelmemesini de anlamıyor; üstelik kendisinin CHP Genel Merkezi’ne yaptığı ziyarete hâlâ karşılık verilememiş olmasını da anımsatarak.

Anlayacağınız, Kılıçdaroğlu, “Ricacı olmamak için randevu istemiyorum” dese de Başbakan, ‘İşin doğrusu, randevuyu alıp bana gelmesi’ inancında.
Peki bir buluşma umudu doğar mı, diye soranlara da söylenecek söz var.

Erdoğan, “Yeni anayasa için liderlerin kapısını çalacağım” demişti ya; bu sürecin başlangıç tarihi, yeni hükümetin açıklandığı gün olarak alınmalı.
O gün bugün/yarın; bakalım Erdoğan, “Hadi görüşelim” diyecek mi; derse -ki olasılık dışı değil- işte o zaman kriz çözme iradesi de ortaya çıkabilir. Pazartesi CHP penceresinden bakışı özetlememe de hiç gerek kalmayabilir.

(Not: O randevu Erdoğan’dan önce Gül’den geldi. Bakalım çözüm getirir mi?)

 

Yazarın Tüm Yazıları