Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Başbakan’dan destek bekliyorum

BUNCA iç ve dış politik sorun gündemi kaplamış, iktidar ve muhalefet sert tartışmalara tutuşmuşken iki gün sanki başka bir Türkiye’de yaşadım.

Perşembe günü Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise Panama Kanalı’ndan sonra ikinci ‘tek parça işi’ olan İzmit-İzmir Otoyolu İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’nün yapım anlaşmasının imza; ertesi günü de dünyanın en büyüğü olan Zeugma Mozaik Müzesi’nin açılış törenlerini izledim.
KDV, faiz derken 9.2 milyar dolara çıkacak otoyol için Boğaz’a nazır yemek yerken yüklenici Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay firmalarının patronlarını, “Şu gelişme olursa faizler binde şu kadar düşer, şu olursa şu kadar yükselir” hesaplarını yaparken dinlemek ilginçti.
ECE EGE’NİN HAYKIRIŞI
Patronlar bu hesapları yapadururken ben birinden, bürokratlar ve işadamları tanıklığında, ciddi bir maliyet yükleneceği öyle bir söz aldım ki, Başbakan Tayyip Erdoğan başta, herkesten “Sözünü yerine getir” desteği isteyeceğim. “Neden Erdoğan”, sorusu için önce Zeugma Müzesi’nin açılışına gitmem gerek.
Müzeye büyük emek verdiğini herkesin kabul ettiği Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ‘torpili’ sayesinde, Dice Kayek’i yaratan kardeşlerden Ece Ege, Sabah’tan Mahmut Övür, Taraf’tan Yıldıray Oğur ile beraber açılış öncesi rahat gezme olanağı bulduğumuz müzeyi, övmeme hiç gerek yok.
2000 yılında o gün dünyanın en büyüğü olan Tunus Mozaik Müzesi’ni gezerken “Mozaik diyarı Türkiye bu birinciliği nasıl kaptırmış” diye çok hayıflanmış, bunu dönemin bakanlarına da ifade etmiştim.
Zeugma Müzesi, sadece Tunus’u ikiye katlamış olmasıyla değil, birebir ebatta sergilenmesi, büyük boyutlu nadir tek parça mozaik eserlerle de çok etkileyici, beni fazlasıyla mutlu eden bir müze olarak karşıma çıktı.
Tabii herkesin bakış açısı farklı olur ancak moda-tasarım dehası Ece Ege’nin, defalarca “Aman Tanrım, bu ne renkler arası geçiş, bu ne kıyafetler! Kim tasarlamış!” diye haykırması sanırım herkese tabloyu daha iyi anlatacaktır.
DAHA ÇOK MÜZE GEREK
Mars heykelinden, Çingene Kızı’ndan söz etmeme de hiç gerek yok ama bence bu müze, çok daha büyük bir insanlık mesajına ev sahipliği yapıyor.
Müze, evlere su verilen, hijyene uygun tuvalet yapılan, sanat-ustalık-ticaret-ekonominin en üst düzeye çıktığı bir dönemi gözler önüne seriyor.
Bunlar 250 yıl süren barış döneminin sonucu; yani barış varsa refah var.
Bizden biraz sonra aynı salonları gezen Başbakan Erdoğan da törende sözlerine, “Bu müze barışın simgesi” diye başlayarak bu gerçeği vurguladı.
Erdoğan, birkaç cümle sonra “Türkiye, müzecilikte zayıf bir ülke; çok daha zengin olmalı” dediğinde ise kendimi maden bulmuş biri gibi hissettim. 
Çünkü bu sözler, yazımın başında andığım patrona karşı beni güçlü kılıyor.
Orada sözünü ettiğim patron, arkeolojik eserlerle birlikte anılan Marmaray ve Ilısu Barajı’nı da inşa eden Nurol’un patronlarından Oğuz Çarmıklı’ydı.
Bu iki işi üstlenmiş olan Nurettin-Erol-Oğuz Çarmıklı kardeşlere, dünya çapında bilinen bir arkeoloji müzesini Türkiye’ye kazandırmak çok yakışır.
Önerimi üç kardeşe, daha önce de söylemiştim ama perşembe günü ilk kez Oğuz Bey, “Tamam, bu kez söz; buradan para kazanalım yapacağız” dedi.
Aynen Nihat Özdemir’in, sinema alanına yatırım yapma sözü gibi, -ki geçen gün, “Çok yakında” dedi- bu ‘Çarmıklı sözünün’ de takipçisi olacağım.
Cumartesi günü, eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, başlattıkları dönüşümü göstermek için bana Samatya’yı gezdirdi.
Müze, İstanbul’da 8 bin yıllık yaşamı kanıtlayan buluntuların çıktığı bu istasyonda kurulamaz mı, bir şey diyemem ama ‘daha çok müze’ diyen Erdoğan’dan, “Sözünü tut Oğuz” desteği istemeye hakkım olsa gerek.
Yazarın Tüm Yazıları