AVUSTURYA’nın küçük bir kasabası Flattach’dan dağa doğru tırmanıp 15 dakika gittikten sonra 1100 rakımlı Mölltaler İstasyonu’na varıyorsunuz.
Burası daha çok bizim Şişhane’deki Tünel işletmesi gibi bir yer. Özelliği tam 5 km yukarı doğru delinen bir tünelle 2200 rakıma ulaşmak. Sonra da gondollarla 3000 metreye çıkarıyorsunuz ve bu tünelin açılışının tek nedeni de 3122 metreden aşağı doğru yaz kış demeden kaymak. ‘Buzullar’ adı verilen, dünyanın hemen hemen tüm ulusal takımlarının antrenman yaptığı dağda temmuz ayı hariç her ay kayak yapmak mümkün. Avusturya’da ‘Buzullar’a çıkan en az böyle 20 tünel bulunuyor; ama hiç “Değer mi” diye sormayın, çünkü bu ülke yılda sadece kayaktan yaklaşık 25 milyar dolar gelir elde ediyor, bu rakama da böyle ulaşılıyor. ÇİN 300, AVUSTURYA 250, TÜRKİYE 90 GÜN Şubat ayında Erzurum, kış oyunlarında olimpiyatlardan sonra en büyük organizasyona, Universiade’a ev sahipliği yapacak. Bu yarışa hazırlanan Türk takımları da Avusturya, Fransa ve İsviçre’de birkaç yerde antrenmanlar yapıyor, ‘Mölltaler Buzulları’ da bu yerlerden biri. Buranın 19’uncu yüzyıla kadar temel ekonomisi, altın madenleri ile yürümüş; ama altında bir gün sona gelinince, ‘beyaz altın’ imdada yetişmiş ve bugün kayak ile su bölgenin temel ekonomisini oluşturur hale gelmiş. Türk takımlarını çalıştıran antrenörlerin yabancısı da yerlisi de Türkiye’nin, öncelikle Doğu Anadolu’ya hayat verir dedikleri ‘beyaz altın’da oldukça geride kaldığı, ancak son yıllarda büyük bir çıkış yaşandığı görüşünde. Özellikle yerli antrenörlerin kelimenin tam anlamı ile ağzı kulaklarında, “Çok değil 4 yıl önce sporcularımız sadece yarışlar için yurtdışına çıkıyordu” dedikten sonra bunun önemini şöyle anlattılar: “Avusturya’da kayak için gün süresi 250, Çin’de 300’ün üzerinde. Bizde 60 gün civarında. ‘Buzullar’ı kullanarak gün sayısını 90’a çektik. Bu da yeterli değil. Bu işin sırrı kayak sezonunu öne çekmekte. Onun da tek yolu suni kar yağdırmak. İşte önce Erzurum’da, sonra da diğer merkezlerde bunu yapmaya başlıyoruz. O zaman antrenman gün sayısı 110’a çıkabilecek.” MERKEZLERİN SAYISI ARTARKEN Türkiye’de 2011 sonunda kayak merkezlerinin sayısı 40’ı aşacak. Hem Spor Bakanlığı hem de Kayak Federasyonu, bu alanda yoğun bir çalışma içinde, ancak onların işlerini zorlaştıran bazı noktalar var. Örneğin Kayak Federasyonu Başkanvekili ve Snowboard Başkanı Ali Oto ve yabancı antrenörler, tüm kayak spor kadın/adamlarının ortak görüşü şu: “Bizde her otelin kendi pisti var; oysa kayakta söz sahibi ülkelerde böyle değil. Bir bölgedeki tüm pistleri aynı şirket işletiyor. Tek biletle (Ski Pass) tüm pistlerden kayılıyor. Kayağın yaygınlaşması ve dünyanın ilgi çeken merkezi haline gelmenin yolu buradan geçiyor. Bunu yapmak zorundayız.” Yerli antrenörlerin sporcu konusunda da şöyle bir eleştirisi var: “THY, Barcelona’ya sponsor oldu, iyi de yaptı. Ama biz de destek bekliyoruz. Dünyanın her tarafında turistik amaçlı da olsa tek kayak takımı kargo dışı; ama sporcunun tek takımı olmaz ve yan malzemeleri çoktur. Çok iyi sporcularımız yetişiyor. Malzeme ihtiyacı ve olanaklarımız gelişiyor. Birkaç yılda güzel gelişmeler olacak. THY, yarışma ve antrenman amaçlı çıkışlarda Barcelona’ya sponsor olur gibi bize de kargo desteği versin.”