ARTIK siyasetçi de olan CHP Parti Meclisi üyesi sosyolog Prof. Dr. Sencer Ayata, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir, Bilecik, Bursa, Yalova gezilerini izledi.
Kendi arabasıyla yola çıktı, yanında eşi siyaseti bilimci Prof. Dr. Ayşe Ayata da vardı ve onun görevi başı örtülü kadınlarla daha iyi iletişim kurmaktı.
Ayata çifti, gözlemleri için üç gün varılacak yere Kılıçdaroğlu’ndan önce gidip sonra ayrıldılar; bir günlerini ise seçim otobüsünde geçirdiler.
İlgilenmek, öğrenmek isteyenler için işte Ayata’nın yorumsuz görüşleri:
“CHP’nin önceki mitinglerini bilmiyorum; ama Kemal Bey’in İstanbul mitinglerine göre hava daha farklı. Bir bilim adamı olarak gözlem yapmaya çalıştım, kalabalığın arasına girdim, güneşin altında kalmayı tercih ettim. Tahminimin ötesinde kişisel ilgi var; CHP ayrı, kişisel ilgi ayrı. ÜSLUP VE STİL YARATTI
* Kemal Bey, gelmeden öncesi çok ilginçti; halk kendisini büyük bir heyecan ve ilgiyle bekliyor. Bayrak sallayanlar kimler diye baktım, çoğu parti üyesi değil ve verilen bayrağı almayan yok gibi. Parti müziği -ki tutmuş görülüyor- duyulduğu an ilgi artışı olağanüstü hal alıyor. Sonrasında, ‘Beklediğinizi buldunuz mu?’ diye sordum, çoğu kişi ‘fazlasıyla’ dedi. ‘Ben oy vermeyeceğim; ama bu adam samimi, dürüst’ diyenler önemli sayıda.
* Kamuoyu dikkat etmiyor; ama yeni bir üslup ve stil yaratmak üzere. Daha iki ay olmadı, göreceksiniz bunu geliştirecek ve 2-3 ay sonra tamamen oturtacak. Ne Ecevit, ne Baykal, ne Erdoğan tarzı var; kimseden veya benden bir şey öğrenmiş değil, ki bu stil meselesini ilk fırsatta konuşacağım.
* Toplantı anlayışını da değiştirmiş durumda. Taşıma yok, ayağa gitme var. Benim tahminimden matematik sonuç çıkmaz; ama Gemlik ve Orhangazi’den bakarsanız anketlerdeki yüzde 33’ten daha fazlasını görürsünüz. Bunun daha da ileri gideceğini, ‘Durdu’ demenin doğru olmadığını söylüyorum.
* Halkın gündemi var ve Kılıçdaroğlu bunu doğrudan yakalamış durumda. Ben medyadan etkilenen biriyim; ‘CHP şunu yanlış yapıyor, doğru yapıyor’ dendiğinde etkileniyorum; ama halk Kılıçdaroğlu’nun gündemini istiyor; çünkü kendi gündemini buluyor, yeni görüyor, istediği mesajı alıyor. YERELİ YAKALAMIŞ
* ‘Yeni bir zengin sınıf çıktı. Yoktan çıktılar. Siyaseti kendileri ve çevreleri için zenginleşmek için kullandılar. Sadece Türkiye düzeyinde değil, artık yerel düzeyde de bunu yapıyorlar, sizi de kuşattılar. O nedenle sizin sorunlarınızdan her geçen gün daha çok koptular’ diyor. Halk bu mesajı 5 yıl önce almazdı; ama artık alıyor, benimsiyor ve inanıyor.
* Bakın hâlâ yerel düzeyde cemaatlerin veya kamu kurumlarının yardımı ile bağını sürdürenler var ve bu bağın kesilmesi beklenemez; ancak halkın büyük bölümü o mekanizmanın dışına çıkmış durumda. Çuvalla yardımın çözüm olmadığını görmüş, daha da öteye gitmiş, bunu meşru da bulmuyor.
* Kılıçdaroğlu memnun olmayan kitleleri iyi yakalamış. Kürsüye çıkar çıkmaz onlara ayrı ayrı, ‘Memnun musun’ diye soruyor, ‘Hayır’ yanıtı alıyor. Bu kez ‘Peki kimler memnun’ diyor. Halk bunları bekliyor o da tek tek sayıyor. Sonra da can alıcı sonucu açıklıyor; ‘Bu Recep Bey’in düzenidir’ diyor ve başlıyor Recep Bey düzeninin yeni zenginlerinin durumunu, yaşantılarını anlatmaya.
Ankara’dan bakınca göremiyordum; ama sosyolog olarak artık derim ki Tayyip Erdoğan her geçen gün siyaset sahnesinden gidiyor. 2 ayda böyle oldu, 3 ay sonra sıfırlanabilir. Siyasete yeni aktör, ‘Recep Bey’ geliyor.”