ASTSUBAY Ali Kaya, Şemdinli’de bir kitabevini bombalayıp bir kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.
Bu olay üzerine, 11 Kasım 2005 günü Çankaya Köşkü’ndeki bir resepsiyonda bazı gazetecilere konuşan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın söylediği bir cümlenin yarattığı tartışma henüz unutulmuş değil.
Büyükanıt, Ali Kaya için, "Ben o astsubayı tanıyorum, benim karargáhımda çalışmıştı.İyi çocuk; onu yapacak birisi olduğunu zannetmiyorum" demişti.
Büyükanıt’ın bu sözleri davayı etkileme olarak algılanmış; eleştirilmiş ve sonuçta Savcı Ferhat Sarıkaya’nın, kendisi hakkında dava açılması talebine neden olmuştu.
ZANNETMİYORUM VE KENDİME İNANDIĞIM GİBİ
Bu anımsatmayı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, BM’nin terörü destekleyen isimler arasında gördüğü Yasin El Kadı ile ilgili sözlerine verilen yankılar üzerine yapma gereği duydum.
Erdoğan, NTV’de Yasin El Kadı için, "Yasin Bey’i tanıyorum ve kendime inandığım gibi inanıyorum.Hayırsever olmaktan başka bir özelliği olmayan bir insandır" dedi.
Başbakan bu sözleri ederken, El Kadı ile igili Danıştay’da da çok önemli bir dava görülüyordu.
Ama nedense bir Başbakan’ın bu sözlerinin, dava üzerinde yaratacağı etkiye pek de değinilmedi.
Org. Büyükanıt’a yapılan eleştirinin onda biri bile gündeme getirilmedi.
Oysa gelin her iki söylem arasında bazı kıyaslamalar yapalım.
Büyükanıt, Ali Kaya ile uzun yıllar birlikte çalıştığı için, yakından tanımasına rağmen, "Bunu yapacak birisi olduğunu ZANNETMİYORUM" demişti.
Erdoğan ise Türkiye’nin başbakanı olarak, yakın mesaide bulunmadığı, Türk vatandaşı dahi olmayan tartışmalı bir isim için, "Kendime inandığım gibi inanıyorum" demekte hiçbir sakınca görmüyordu.
YAPILMAYAN GÖREV
Başbakan’ın, Danıştay’ın kararını önceden öğrenip böyle konuştuğunu söyleyenler de çıkabilir.
Ama amiyane tabiri ile kazın ayağı hiç de öyle değil.
Çünkü, Danıştay kararı Başbakan için çok önemli bir sonuç da ortaya çıkarıyor.
Danıştay kararında diyor ki hükümet, El Kadı ile ilgili bilgi ve belgeleri adli mercilere intikal ettirmedi; hakim kararı alınmasının yolunu açmadı.
Bu durumda Başbakan, hükümet olmanın gereğini yapmadığı gibi aksine bu kişinin masumiyeti ile ilgili açıklamada bulunmuş olmuyor mu?
Ayrıca dava henüz tamamlanmış da sayılmaz.
Çünkü hükümet kanadının itiraz hakkı bulunuyor.
Bu sözleri eden Başbakan’ın, yargıyı da, hükümeti de etkilemediğini mi düşüneceğiz.
Ya da bütün buradan şöyle bir sonuç mu çıkarmamız gerekecek:
Asker konuşursa yargı etkilenir; Başbakan konuşursa etkilenmez.
O nedenle komutan konuşmuşsa eleştirilmeli; Başbakan konuşmuşsa nasılsa sonucu etkilemez deyip, es mi geçilmeli?