AKP hükümetinin dış politikada en iddialı olduğu konu Ortadoğu.
Ortadoğu’ya ’stratejik derinlik’le bakan hükümet, uluslararası diplomasi üzerinde, "Bölgeyi biz biliyoruz" havası estirmede de başarılı oldu gibi.
Bu güçle hükümet, bölgede her sorunla ilgili arabuluculuğa soyundu.
Ancak gelinen noktada, ’arabuluculuktan’ çok ’araulakçı’ olundu gibi.
Her araulakçılığın ABD’nin istemiyle gerçekleştiği de ortaya çıktı.
Anımsayalım; önce Saddam’a, "Aman ha iş çok ciddi; ABD vuracak" dendi; sonra İran’a gidildi, tam da aynı şey söylendi.
Son olarak da Suriye ve HAMAS’a gidilip, "Aman İsrail vuracak" dendi.
İLTİFAT MI
Hani, araulakçılıktan yoruldular denilse yeridir.
Ama bu yorgunluğa değecek tek arabulma da bir türlü gerçekleşemedi.
Üstelik geride kafa karıştıran şöyle bir soru da kaldı:
ABD terörist gördüğü bu ülke ve örgütlere AKP üzerinden mesaj gönderirken iltifat mı ediyor; "Bunların dilinden iyi anlarsınız" mı diyor?
Yoksa, "Sen bizim de onların da dilinden anlamıyorsun" mu?
ABD ne dedi geçelim; AKP’nin bu görevlere soyunurken, Ortadoğu’ya yön veren güçlerin oyuncusu haline gelen PKK’ya karşı bir ödün alıp almadığı da ortada.
Uzmanlara göre, AKP, PKK’yı da ’stratejik derinlik’ içinde görmediğinden bugün de ne yapacağını bilemez halde.
Üstelik Bakanlar Kurulu sonrası ortaya çıkan tablo da eleştiriliyor.
Güçlü bir ordu ile etkin bir hükümetin yapacağı tek şey vardı, deniyor.
O da; Dışişleri Müsteşarı’nın pazartesi açıklama yaptığı sırada, gereken operasyonların gerçekleştirilmiş olmasıydı.
Hele, "Operasyon 30 Ağustos’tan sonra" türü mesajlar hiç anlaşılamadı.
Ankara kulislerinde bu mesajdan iki olumsuz sonuç çıkarılıyor.
İlki; mevcut komuta kademesi operasyonu sonraki komutanlığa bıraktı.
İkincisi; hükümet, "Gereğini yap" derken sorumluluğu üstlenmemiş oldu.
Çünkü, gereği zaten yapılıyordu; talimat, "Git şunu da yap" olmalıydı.
Bu olmayınca da geride, ’gövde gösterisi’ kaldı.
AKP’YE YENİ POLİTİKA
Bilgim, hükümetin PKK-Ortadoğu politikası ile ordu ve diplomasinin mutabakat içinde olmadığı, ’stratejik derinlik’ten rahatsızlık duyulduğu.
İstenen; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, en az danışman kadrosu kadar, devletin ilgili kurumlarının uzmanlarını dinlemeye de zaman ayırması, daha fazla kurumsal bilgiye başvurup, buna göre konuşması.
Konu Ortadoğu ise Erdoğan’ın, siyasi bir görüşün yandaşı olmaktan çok Türkiye Başbakanı olarak açıklama yapması da başka bir arzu.
İktidarı süresinde terörden uzak geçen üç yılı, PKK’nın taban kazanmasını engelleyecek sivil önlemleri almakta başarılı olamayan AKP’nin ciddi bir inandırıcılık sorunu bulunduğu da ortada.
AKP milletvekilleri ile yandaşı aydınlar bile karşı çıktıkça hükümetin sınır ötesi operasyon kararı vermekte zorlanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Ayrıca, AKP’nin bölgedeki güçlü isimleri PKK terörü konusunda sessizliğini korurken, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, bölge halkı ve DTP’lilere, "Bağlılığınızı gösterin" demesi pek de inandırıcı olamıyor.
AKP milletvekilleri bölgede, hem de Türkiye’nin en yoksul ilinde, milyon YTL’lik altın takılan BMW cipler hediye edilen düğünler yapıp 10 yaşındaki çocuklarca kurşun sıkılarak karşılanıyorsa nasıl olsun ki?