SON dönemde sağı ve solu bütünleştirmek isteyenler atağa kalktı. Bunun adını, "Derin siyaset" koyanlar da çıktı.
Bence bu tanım bile, işin amacını daha başından yok ediyor.
Birincisi; ’derin siyaset’ tanımı, kendileriyle bütünleştirildiği için Ecevit çifti ve Süleyman Demirel’e haksızlık olsa gerek.
İkincisi; eğer bu derin siyasetse, o kadar derinde ki, yeryüzüne çıkması uzun zaman alacak ve AKP’nin önünü kesme amacına nefesi yetmeyecek.
Üçüncüsü; çalışmalar bu tanım etrafında veya "AKP’ye karşı cephe" görüntüsünde sürdürülecekse, AKP’nin değirmenine daha çok su taşınacak. Çünkü, ortaya konan tablo sadece AKP’ye yarıyor.
YENİBİRBÖLÜNME
Özetlediğim bu tablo bir yazı boyutunu aştığından bugün solu yazacağım.
Amacı solu bütünleştirme olan 10 Aralık Platformu cuma günü Ankara’daydı.
DİSK öncülüğündeki bu seçkin ve iyi niyetli solcuların toplantısını izlerken, bütünleşme değil yeni bir bölünmenin yolda olduğunu gözlemledim.
Konuşmaları dinlerken yakın zamanın bazı partileri aklıma geldi.
Ne olduğu anlaşılamayan Tapınak Şövalyeleri’nden, neşter operasyonlarından, hazırladığı işkence raporlarından parti çıkaran siyasetçiler gördük.
Artık kendilerine ’10 Aralık Hareketi’ diyen siyasetçilerimiz alınmasın; ama burada da Anti-Baykalcılık’tan bir parti çıkarma görüntüsü var.
Çünkü, CHP’yi hedef alan yok; varsa yoksa Baykal’ın tutumu.
Baykal’a yönelik eleştirilerin bir bölümünün haklılığı ortada; ama üzerinde pek durulmayan bazı sorular da yok değil.
Baykal, kaybettiği onca kongreye rağmen partisini terk etmedi.
Oysa, Ertuğrul Günay dışındaki çoğu ünlü ve sorumlu mevkideki CHP’li, Baykal karşısında aldığı ilk yenilgi ardından partiden ayrılma yoluna gitti.
Bu tutumun, (ayrılanların ifadesi ile) CHP’yi daha çok Baykal’ın partisi haline getirdiği ortada; ama istifalar CHP’yi aşan bir parti de yaratmadı.
Aksine seçimleri kaybettiği halde koltuğu bırakmayan yeni liderler çıktı.
SENSİZ OLMAZ AMA
10 Aralık hareketinin "Sensiz olmaz" diye güzel bir sloganı var.
Ama, yüzde 20 oy almış CHP’nin lideri Baykalsız olsun isteniyor.
Buna göre, Baykal çekilecek, milletvekili adaylarını belirleyen bir kurul oluşturulacak, CHP henüz kim olduğu bilinmeyen bir liderle seçime gidecek.
Bunun gerçekleşmeyeceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.
O zaman da 10 Aralık Hareketi kendinde yeni bir parti kurma hakkı bulacak ve birliği sağlayıp, solu iktidar yapacak...
Hem de Baykal’ın sağa açılma politikasını eleştirirken, Tony Blair’in benzer bir yöntemle iktidarı almasını alkışlayarak.
Bunu yaparken "Solun kurdu sol olmayacak" ilkesini yaşama geçirecek.
"Mutlaka iktidardan düşmeli" dediği AKP’ye karşı "Son dakika çığlığı atıyoruz" sloganı kullanmasına rağmen, CHP’siz başarı sağlayacak.
Oysa giderek daralan, moral yitiren sola yeni bir şok yaşatılırsa, bu iyi niyetli insanların omuzlarına büyük bir sorumluluk yükleneceği kesin.
Onların bu sorumluluğunun Baykal’ı rahatlatmayacağı da ortada. Bu noktada bugün güçlü konumda olan Baykal’a, sağdaki vatandaşlar kadar soldaki bu isimleri de, diğer sol partileri de kucaklama görevi düşüyor.