CEMAL Taşar, dayısının eşi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in teyzesi olduğundan bakanlıkta "Teyze oğlu" diye tanınan bir eğitimci.
3 Kasım seçimleri öncesinde memleketi Bitlis’ten AKP milletvekili aday adayı olan Taşar, ön seçimden birinci çıktı; ama listeye alınmadı.
O gün ilköğretim müfettişi sıfatı taşıyan Taşar’ın, seçim sonrası bakanlıktaki yükselişi bu mağduriyeti gidermeye yönelik çarpıcılıkta oldu.
Ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den onay çıkmadığı için bu yükseliş hep vekaletlerle gerçekleştirildi.
Teyze oğlu için elinden geleni yapmaya devam eden Bakan Çelik’in son icraatı bürokrasi tarihine geçecek ilklerden olacak gibi.
MÜSTEŞARLIK ANTETİNE DANIŞMAN İMZASI
Çelik bakan olunca, "Teyze oğlu" dediği Taşar, önce Personel Genel Müdürlüğü daire başkanı, sonra da vekaleten genel müdür yardımcısı yapıldı. Taşar, 2005 Mart’ında ise Özel Öğretim Kurumları Genel Müdür Vekili oldu. Ancak mahkeme, geçen ay eski genel müdürü göreve iade ettirdi. Taşar, bir kez daha ’mağduriyetle’ karşı karşıya kalmıştı. Ancak Bakan Çelik,"Teyze oğlu" için elini yeniden uzattı.
’Mağduriyeti’ bu kez de vekaleten Müsteşar Yardımcısı yapılarak giderilen Taşar’a, bakanlığın en önemli birimleri bağlandı. Ama geri dönen genel müdüre de bir fatura kesilmeliydi!
Bakanlık bu amaçla harekete geçip ilginç bir uygulamaya gitti.
Bir profesörün, rüyasındaki şeyhi ile görüşmesini anlattığı mektubunu YÖK’e gönderdiği için uyarı cezası alan Bakan Çelik’in danışmanı Fatih Atalık devreye sokuldu.
Bir görevlendirme olmalı ki Atalık, 2 Mayıs 2006 tarih; B.08.0.MÜB.0.37.02.00/687 sayı ve ’MEB Müsteşarlığı’ anteti taşıyan evrakı imzaladı.Prosedür evrakı Müsteşar Necat Birinci’nin imzalamasını gerektiriyordu.Ancak, Birinci daha önce yargı kararını uygulamadığından mahkûm olmuştu.İşte bu nedenle Atalık’ın imzaladığı tahmin edilen yazıda, "... Müsteşar Yardımcılığı görevine vekaleten atanan Cemal Taşar bu görevini, Beşevler Kampusu E Blok’ta bulunan Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü makamında yürütecektir" deniyordu. Tam da, "Teyzemin oğlu geldi, makamı boşalt" demenin yolu değil mi?
BÜROKRASİ GELENEKLERİ ALTÜST
Bu köşeden AKP’nin bürokratik uygulamalarını sık sık gündeme getirirken, devlet ve bürokrasi geleneklerinin göz ardı edildiğini belirtiyorum.
Bu yazıyı da 30 yıllık bir uzmana sordum.
İşte "Hayatımda böyle evrak görmedim" diyen uzmanın gerekçeleri:
1- Müsteşarlık anteti altında danışman imzası yetki aşımıdır.
2- Onay yazısını kim yazmışsa, bu yazıyı da o yazmalıydı.
3- Aynı kişi üç kademe vekaleten yükseltilerek vekalet kurumu katledilmiş.
4- Genel Müdürlük yasada yeri ve makamı olan bir birim olduğundan genel müdür makamında başka birini oturtmak makam gaspı olur.
5- Mahkeme kararı yalancıktan yerine getirilmiş.
Kamunun pek çok biriminde olduğu gibi MEB’de de AKP kadrolarının, teamülleri değil kendi kurallarını geçerli kıldığı bilgileri geliyor.
Birimlerin cemaatler arasında paylaşıldığından cemaat taraftarları arasında ciddi çekişmelerin yaşandığı; kıdem, kariyer, ehliyet gibi niteliklerin göz ardı edildiği haberleri de işin başka bir boyutunu oluşturuyor.