AKP, terörün bitirildiği bir dönemde üçte iki çoğunlukla iktidar oldu.
Parti yönetiminde ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yakın kadrosunda Kürt kökenli önemli siyasi isimler yer aldı.
Erdoğan, Başbakanlığa da Siirt’ten aldığı büyük destekle geldi.
Bir yıl sonraki yerel seçimlerde Güneydoğu’da etnik kökenli partilere oy üstünlüğü sağlayan ilk parti de AKP oldu.
Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Fırat’ın dün de haklı olarak dile getirdiği bu üstünlük, adı ister Kürt, ister Güneydoğu sorunu konsun, ülkenin en önemli sıkıntısını çözmede AKP’ye büyük avantaj sağlıyordu.
Oysa geçen dört yıla bakınca daha çok kaçan bir fırsatı görüyoruz.
Daha önce de dile getirdiğim bu kanım, UNDP’nin desteği ile TESEV’in yaptığı, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Sosyal Ekonomik Öncelikler" raporu açıklanırken bir kez daha haklılık buldu görüşündeyim.
HÜKÜMET İSTEDİ AMA GELMEDİ
TESEV Başkanı Can Paker’in, "İçişleri Bakanı istedi" dediği raporun sunumunda hiçbir hükümet temsilcisi bulunmazken, CHP sürpriz yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "Geniş bir araştırma yaptığımız bölgeden yeni geldik" derken, Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın bazı çalışmalarını eleştirdiği TESEV’in hazırladığı bir rapora parti olarak sahip çıkacaklarını açıkladı.
Bilinen tabloyu yeniden görüntüleyen rapor, bölgede ekonomi, gelişmişlik ve sosyal alanlarda önceki yıllara göre ilerleme olmadığını söylüyor.
Rapor koordinatörü Dr.Orhan Kurmuş, işsizlik, yoksulluk ve bazı illerdeki yeşil kartlıların yüzde 60’a ulaştığı bölgede büyük bir yangın olduğunu belirterek, önceliği yangını kontrole vermek gerektiğini anlattı.
Öncelikleri kamu yatırımları, sosyal politikalar, eğitim ve sağlığa ağırlık verilmesi diye sıralayan Kurmuş, "İlk etapta 4 milyar dolar yeter" dedi.
ENGEL VAR HAVASI
Raporu parti temsilcileri de tartıştı ve ilk söz AKP’li Fırat’ın oldu.
Fırat, devletin bölgeyi 80 yıldır güvenlik sorunu olarak algıladığını söyleyip, "İnsanı çivi görmeye başlarsanız siz de çekiç olursunuz" dedi.
İktidarları dönemini ima ederek, devleti kutsallaştıran anlayıştan insanı kutsayan, onu tebalıktan çıkaran anlayışa geçildiğini söyledi.
Bana sorarsanız Fırat’ın konuşmasındaki hava, yazımın başında sıraladığım AKP avantajları ile ’sorunu çözmekteyiz’ anlayışını göstermek yerine, "Biz istiyoruz; ama bazı güçler engelliyor" tarzındaydı.
AKP’nin, Türkiye’ye de kaçırttığı şans da tam bu anlayışta yatıyor işte.
Çünkü, AKP kadroları, o büyük avantajları kullanarak devlet ile sorunun karşı tarafını barıştırmak yerine devleti şikayet eder görüntüsü verdiler.
Fırat, hükümetleri döneminde yapılan sosyal yardımları; yoksulluk, eğitim, sağlık desteklerini de anlattı; ancak buna rağmen Hacaloğlu’nun, "Yeterli kaynak aktarılmadığı için bölgede, terörsüz dönemde bir ilerleme yaşanmadı; iane anlayışına geçildi" eleştirisinin dikkat toplamasını önleyemedi.
Her şeye karşın, DYP ve ANAP Genel Başkan Yardımcıları Binhan Oğuz ile Mehmet Keçeciler’in sözleri de ortaya koydu ki partiler, sorunun kangren haline geldiğini görüp yeni çareler peşinde olduklarını gösterdiler.