AKP’de, Ali Dibo örneğinde olduğu gibi yolsuzluk iddialarını "AKP’ye karşı komplo", Konya’daki ultrason olayı ve onun benzeri haberleri "28 Şubat arayışları" suçlamasıyla karşılamak genel kabul görmeye başladı.
Böyle olunca da AKP’de, gerçeği aramak yerine, iddiaları boşa çıkarma çabaları öne alınıyor veya Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yaptığı gibi Yuvacık Barajı örnek verilip "Asıl Ali Dibo burada" deniliyor.
Oysa, "Başkaları gibi olmayacağız" diye oy alan Erdoğan’dan, hesap sorma makamındaki biri olarak, "Yuvacık için Sefa Sirmen’in dokunulmazlığını kaldırıyor, yolsuzluğa bulaşmış AKP’lileri de atıyoruz" demesi beklenirdi.
TEMİZ SİYASET FIRSATI TEPİLDİ
Bence bu beklenti, büyük gösterişle Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı yapılan Hanefi Avcı’nın, giriştiği yolsuzluk operasyonları ardından taltif edilmek yerine görevden alındığı gün sona ermişti. Avcı’dan sonra ciddi bir yolsuzluk operasyonu yapılmadığı da ortada.
Oysa Ali Dibo iddiaları temiz siyaset için önemli bir fırsat yaratmıştı.
Bu iddiaları, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin’in, Hatay Devlet Hastanesi Müdürü Yaşar Artar’a verdiği ihale listesi üzerine gündeme taşıdık.
Ergin’in el yazısını taşıyan belge, ihalelerin hangi AKP’liye verileceğini gösteriyordu.
Sonra da Hatay’daki 17 AKP yöneticisinin kamudan aldığı ihaleleri yazdık.
Erdoğan dahil AKP yönetimi, Ergin’e, "Bir bürokrat ile ne hakla ihale işi konuştun" diye sormak yerine, topyekûn savunmaya geçti.
17 AKP’li için de, "Aldıkları küçük işler" savunması yapıldı.
Olayın büyümesi üzerine Başbakan Erdoğan bölgeye müfettiş gönderdi.
Alınan ihaleler, AKP eski İl Başkanı İsmail Kimyeci’nin görevdeyken yazdığı mektuplar ortadayken müfettişler, karşı taraflarla hiç görüşmeden, "Her şey süt liman; resmi makamların bulduğu yolsuzluk yok" raporu verdiler.
Bu arada Ergin de tekzip yoluna gitti; biri kabul edildi, biri ret. Ama gün geldi Kamu İhale Kurumu, (üyelerinin çoğunluğu AKP döneminde atandı) kendi kapsamına girmeyen yüzlerce dolaylı alımı hariç tutarak, 17 AKP’linin aldığı 186 ihalenin 146’sında mevzuata aykırılık, usulsüzlük buldu.
İFTİRA DENMİŞTİ
Şimdi bakıyorum, KİK kararına rağmen hálá Ali Dibo iddiaları ile ilgili Başbakan dahil AKP’liler, "Bir şey yok ki" diyebiliyor.
Bu noktada "Pes" dememek mümkün değil; o nedenle de kendi adıma bir beklentim yok; ama bu iddiaları gündeme getirdi diye partiden ihraç edilen Hatay Milletvekili Fuat Geçen’in durumu vicdanlarda bir yankı yaratmalı.
Süreç boyunca, elindeki belgeleri parti içi organlarda gündeme getiren, sonuç alamayınca basına yönelen Geçen, AKP’den şu gerekçe ile ihraç edildi:
"Mesnetsiz, belgesiz, gerçeğe aykırı olarak parti tüzel kişiliğine ve teşkilat mensuplarına iftirada bulunmak."
Geçen de KİK kararı ardından kamuoyuna bir mektupla şöyle seslendi:
"KİK kararlarına göre, AKP’nin kamu zararına sebebiyet verdiği, kamuoyunu yanılttığı, zamanında tedbir almadığı ortaya çıktı. Bu durumda; kamunun ve benim hukukumu ihlal eden AKP’nin, kamuoyuna ve şahsıma karşı bir özür borcu oluşmuştur."
Geçen’in, adı Adalet olan bir partiden bu özrü beklemesi haksızlık mı? Çünkü Geçen AKP dışında; ama adı yolsuzluğa karışanlar hálá içinde.