HALKLA İlişkiler’den sorumlu AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan, 30 Ekim’den başlamak üzere milletvekillerini gruplar halinde toplantıya çağırdı.
Kongre öncesi olduğundan çoğu milletvekili, "Herhalde onunla ilgili" diye düşündü; ama daha ilk toplantı başladığında bir şaşkınlık yaşandı.
Çünkü, yazımın başlığı da yanıltmasın, toplantının AKP kongresiyle bir alakası yoktu; AKP Genel Merkezi’nin aklı bir başka kongredeydi.
Ama bu kongre de milletvekillerinin hiç ilgisini çekmiyordu.
Bakın, vekillerden beklenmedik tepki alan kongre hangi kuruluşundu?
UNUTULMUŞ KONGRELER ANIMSATILINCA
İlk toplantıyı açan Ayalan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) kongre sürecine girdiğini, parti olarak sürece katılmak istediklerini söyledi.
Ayalan’nın sözleri milletvekillerinin yüzlerinin asılmasına neden oldu.
Asılan yüzleri fark etmeyen Ayalan,"Bize yakın arkadaşların kazanması için ilçe kongrelerinden başlayarak çalışma yapalım" diye devam etti.
Ayalan, açılış sözlerinden sonra milletvekillerine söz verildi.
Ama, ilginçtir, vekilleri arasında konuya sıcak bakan neredeyse yoktu.
Söz alan milletvekilleri, Fiskobirlik, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Futbol Federasyonu kongrelerinde yaşananları anımsattılar.
O kongrelerdeki sonuçların AKP yenilgisi gibi algılandığını, bu imajın hálá sıcaklığını koruduğunu ifade etmeyi de unutmadılar.
Bu anımsatmalar salonun havasını iyice değiştirmeye başladı.
Bir iktidar partisinin böylesi sivil toplum örgütlerine (STÖ) uzlaşmacı ve hoşgörülü yaklaşması gerektiğini anlatan milletvekilleri de çıktı.
Bazıları, Futbol Federasyonu, TSEK ve Fiskobirlik gibi TZOB’da da diğer partilerin geleneksel ve önemli bir tabanı bulunduğunu hatırlatarak, bu gerekçeyle de siyasi tansiyonu artırmamak için uzlaşmayı savundular. Birkaç milletvekilinin siyasi partilerin, STÖ’lere bu şekilde müdahalesinin yanlışlığını dile getirdiğini de söyleyelim. Sonuçta, ilk toplantı AKP Genel Merkezi’nin istediği yörüngeden çıktı.
Aynı günkü ikinci toplantıda da hava birincisi gibi olunca AKP Genel Merkezi, sonraki tüm toplantıları iptal etme yoluna gitti. Böylece vekillerin tavrı AKP’yi yeni bir STÖ kavgasından korumuş oldu.
GÜL’ÜN LIPPONEN AÇIKLAMASI
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AKP Grup toplantısı için Meclis’e gelirken, pazartesi günkü yazımı anımsattı.
Yazımda, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın "1999’da AB Dönem Başkanı Finlandiya Başbakanı Lipponen’in Türkiye’ye verdiği Kıbrıs’ın ön şart olmadığını gösteren mektup var. Hükümet bunu açıklasın" sözleri vardı.
Gül,Lipponen’in Türkiye dostu, iyi niyetli bir siyasetçi olduğunu, kendisiyle daha geçen gün görüştüğünü vurguladıktan sonra şöyle konuştu: "Ancak, 1999’da verdiği mektup kendisininiyi niyetini gösteren şahsi bir mektuptur. Dönem Başkanı ve Finlandiya Başbakanı olarak kaleme almış. Mektupta sadece kendisinin imzası var. Diğer AB liderlerinin yok. Bu anlamda şahsi bir mektuptur, bağlayıcı ve geçerliliği yoktur."
Gül, daha sonra Baykal’a şöyle bir mesaj yollama gereği de duydu:
"Oysa bize 3 Ekim 2005’te verilen Kıbrıs da dahil bütün konularla ilgili belge bir konsey karar belgesidir ve sadece dönem başkanı ülkenin başbakanın değil, diğer liderlerin de imzası var. Yani ikisi oldukça farklı."