AKP’de bazı kesimleri rahatsız etse de Ali Dibo gerçeği ortada duruyor.
Bu gerçeği bugün de AKP’nin tam içinden iki mektupla ortaya koyacağım.
Mektuplar, 3 Kasım seçiminin ardından 44 ay boyunca AKP Hatay İl Başkanlığı yapan, iki ay önceki seçimde ise yarışı kaybeden İsmail Kimyeci’ye ait. Kimyeci, bu mektuplarını o günlerde henüz Disiplin Kurulu’na verilmemiş olan AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen’e gönderiyor. Mektupların ilki, Ali Dibo haberlerimiz ardından, 21 Şubat 2006 günlü.
Kimyeci, mektubun başlangıcında partili milletvekillerine, "Küçük olsun benim olsun. Benim hırsızım iyidir. Sadece bana bağlı olsun. Ehliyet, dürüstlük, liyakat hiç önemli değil" görüşünde olma eleştirisi yöneltiyor. AKP Teşkilat Başkanı Hayati Yazıcı’dan defalarca sıkıntılara çözüm bulmasını veya durumu Başbakan Tayyip Erdoğan’a iletmesini istediğini anlatan Kimyeci, somut bir adım atılmadığı için heyecanını kaybettiğini anlatıyor.
BÜROKRATA KAN KUSTURANLAR
Kimyeci, mektupta AKP Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin’i, il başkanlığının içini boşaltmakla suçlayıp şöyle diyor:
"Benim gibi düşünen AK Partililer, artık bu ekibe ayak bağı olmaya başladı.Rahat hareket etmeyeceklerini anladıklarından başta ben olmak üzere, parti ilkelerini ödünsüz savunan teşkilat mensuplarından kurtulmaya çalışmaktalar. Bir daha seçilmemem için ölüm kalım meselesi gibi uğraşacaklar."
Kimyeci, il başkanı sıfatıyla mektubunu şu ilginç cümleyle bitiriyor:
"Partimin teşkilat kademelerinde adı şaibe ve olumsuzluklara karışmış, bürokratlara baskı yaparak, kan kusturarak para kazanan şahsiyetlerin yer almaması için elimden geldiğince mücadele edeceğim."
Kimyeci, il başkanlığı seçiminin ertesi günü (17 Nisan), bir gün önce basın toplantısı yaparak AKP yönetimine Ali Dibo eleştirileri yönelten Geçen’e yazdığı ikinci mektubun ilk bölümünde ise şu görüşlerini aktarıyor:
"Genel başkanımızın bir gün Anadolu’ya bakıp, ’Emanetim hangi ellerde’, sorusunu soracağına inanıyorum. İktidara gelişimizden itibaren aramıza sızarak, bizi eskinin, köhne, talancı partilerine benzetmeye çalışanları hemen fark ettim. Bunları önce milletvekillerimize daha sonra Hayati Yazıcı’ya defalarca, şahsen ifade ettim.Her seferinde de, ’İl başkanı olarak yeni sorunlara yol açma, çözeriz’ sözleri ile rahatladım."
ALİ DİBOCULAR YÖNETİME
Görevi boyunca Erdoğan’ın, "İlinizde temsilcim olduğunuzu unutmadan, şaibeye bulaşmadan; doğruluk, dürüstlük, şeffaf ve adaletten şaşmadan çalışın" ilkesine uyduğunu da kaleme alan Kimyeci’nin şu görüşlerini de aktarlım:
"Teşkilat içinde, bürokraside Erdoğan’ın gösterdiği doğruluk, dürüstlük ilkelerine uymayan; bu umudu hoyratça harcayan, basınımızda ’Hatay’da Ali Dibo şirketi’ne konu olan kişileri partiden uzaklaştırma umudunda oldum."
"Sadullah Ergin’in, Hatay’dan çıkarcı çevrelerden almış olduğu yanıltıcı bilgiler, önceleri hassasiyetle korumaya çalıştığı ilkelerin bir bir ortadan kalkmasına, bugünkü süreci yaşamamıza neden oldu."
"Beklediğim hamleyi yapamayan Sayın Ergin’e, ilçe kongreleri öncesinde ’Ali Dibo’ olarak şaibeye konu olan tek kişinin bile teşkilatlarda yer almamasının önemini arz ettim.Ergin, beklediğimin tersini yaptı."
"Ergin’in kongre sürecindeki karar ve davranışları sonucunda umudum tamamen kayboldu. İlimizi ve teşkilatımızı ülke genelinde sıkıntıya sokan isimlerin bir kısmı merkez ilçe yönetimine girdi. Arta kalanlar ise daha sonra il yönetim listesinde yer alarak bu olaylar hiç olmamış gibi davranıldı."
Hatay’da AKP’nin bir numarasının bu sözlerinin yoruma ihtiyacı var mı?