Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

AKP’de kaos çıkmaz belki kulak çekilir

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “AKP’nin içindeki gelişmeleri ciddiye alarak takip etmiyoruz” demesine karşın bazı kaynamalardan söz etmesi, Cumhurbaşkanı Gül’ün Şike Yasası’nı vetosunu ‘manidar’ bulması ilginçti.

Başbakan Erdoğan’ın iyileşip partisinde bir çatlamayı önlemesi dileğinde bulunması, “AKP’de kaos ülkeye zarar verir” demesi, işi ‘mevcut tablodan hükümet çıkarmak zor’ noktasına dek getirmesi üzerine “Allah Allah, AKP’de gerçekten bir hareketlilik var da biz mi görmüyoruz” diye düşündüm.

Çünkü, AKP’nin bölünebileceği yönündeki iddiaların kaynağını bir türlü öğrenemediğim için, sanki iktidara hoş görünmek isteyenler, sokak dedikodularından hareketle “İşte yine AKP üzerinde kaos planları yapılıyor” demek için böyle yazıp çizme gereği duydu, izlenimi edindim.

GÜL’ÜN ÇIKIŞLARI KAVGA GETİRMEZ


Kim hangi yorumu yapar, kim AKP’yi kaç gruba böler bilmem, ama söylemek isterim ki en azından görünür bir zamana kadar AKP’de ne gruplar oluşur, ne kaos çıkar, ne de Gül ile Erdoğan arasında çekişme/tartışma yaşanır.

Aksini düşünen veya yorum yapanlar biraz komik duruma düşebilir o kadar.

Belki Erdoğan, dün döndüğü Ankara’da bir-iki kulak çeker, ama Bülent Arınç dahi ‘durum düzeltme yoluna gittiği’ için gerek de duymayabilir.
Bütün bu dedikodular Gül’ün şike yasasını veto etmesine dayandırılıyor.

Kabul, Gül, AB süreci başta olmak üzere uzun tutukluluk, demokrasiye ters bazı görüntüler gibi konularda zaman zaman uyarılar yapıyor, sözler ediyor.
Gül’ün böylesi sorgulamalarının hepsi yerindedir, hatta daha ileri çıkış yapmasını bekleyenlerin sayısı hiç de azımsanacak oranda değil.

Yani ekonomisi bu kadar güçlü, iktidar partisinin yüzde 50 oy aldığı, bütün kurumların hükümetle uyumlu çalıştığı bir Türkiye’de, yüzde 1 dahi olsa ‘korku imparatorluğu’ hissini yaşayanlar varsa gazeteciler/aydınlar/öğrenciler/bürokratlar ikna etmeyen gerekçelerle ve kitlesel biçimde cezaevine gönderiliyorsa, insani gelişmişlik düzeyinde ciddi ilerleme yoksa Gül’ün bu çıkışları, hiçbir şekilde iyi niyetten öte yorumlanamaz.

Bu doğal durum Gül ile Erdoğan arasında bir kavga yaratmaz, neden mi?

YÜZDE 50 YÜZDE 47’Yİ EZER


Birincisi, kimse Gül-Erdoğan ilişkisini Özal-Akbulut, Özal-Mesut Yılmaz Ecevit-Baykal, Demirel-Çiller ilişkisine benzetmesin.

Bu ilişki, 40 yıllık yoldaşlık ve ideolojik mücadeleden süzülerek gelen, geniş tabanlı başka güçler tarafından da özenle korunan ve desteklenen bir ilişki.
İkincisi, varsayalım ki 2007 seçimindeki yüzde 47’de, Cumhurbaşkanlığı mağduriyeti ile Gül’ün epey payı vardı, ama 4 yıl sonra Erdoğan, yüzde 50’yi yakalayarak gerçek güç kaynağının kendisi olduğunu açık ara kanıtladı.

Bu gerçeği Gül’ün görmediğini düşünmek ciddi yanılgı olur, aksine Gül, o nedenle Erdoğan’ın kararlarına saygı (Dikkat, ‘saygı’ diyorum) duydu/duyar.
Peki, Erdoğan’ın kararı ne olur, denirse, ‘Şapkadan epey tavşan çıkar’ derim.

AKP’de, üç seçimi bir arada yapmak dahil her formül konuşulup tartışılıyor.

Her formülde de, “İrade konmuşsa hukuk engel değil” denmediği, yeni teamüller/zorlamalar yaratılmadığı sürece Gül’ü Başbakan yapmanın en kolay yolu şu erken seçim senaryosundan geçiyor:

Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildiği gün genel başkanlıktan istifa eder, AKP de büyük kongreyi Köşk’teki devir teslimden sonraki bir tarihe alır.

Aynı günlerde TBMM’de erken seçim kararı çıkarılır, böylece bir-iki ay sürecek vekil başbakan yönetimi sonucunda her şey yeniden yerine oturtulur.

Ancak Gül’e bu yol açılmazsa dahi bilinsin oralarda çatlak patlak olmaz.
Yazarın Tüm Yazıları