GÜVENLİKLE ilgili birimler, toplumdaki gerginlikten, temel değerler üzerinde dahi toplumda uzlaşma yokmuş görüntüsünden çok rahatsız.
Tablonun Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eder boyuta ulaşmasından endişe eden güvenlik bürokrasisi 2007 yılını kritik buluyor.
Bürokratlar değerlendirme ve önerilerini Milli Güvenlik Kurulu (MGK) dahil, devletin ilgili birimlerine iletmiş durumdalar.
"Vakit geçirmeksizin toplumsal rehabilitasyon programı uygulamak şart" cümlesi önerilerin en dikkat çekeni oldu.
Peki, bürokratların kendi tasarruflarındaki bazı etkinliklere hemen start verdiği bu öneriye neden olan gelişmeler neydi?
ŞEHİT CENAZELERİ KORKUSU
Güvenlik bürokrasisine göre toplumu geren ilk neden ABD müdahalesi sonrası Irak’ta ortaya çıkan ağır şiddet dalgası.
"Gariban Müslüman’a" karşı girişilen şiddet toplumda acıma ve nefret duygusunu artırırken ABD’nin PKK duyarsızlığı buna tuz biber ekti.
Bu noktada bir parantez açarak, devletin ilgili birimlerinin ABD’nin PKK’ya karşı tutumuyla ilgili şu değerlendirmelerini aktarmak istiyorum:
Fransa ve Belçika’da PKK’ya karşı girişilen operasyonda ABD katkısı yok; çünkü ABD, ’yap’ dediğinde, yapmayacak tek ülke Fransa’dır.
Fransa, Ermeni tasarısı nedeniyle oluşan tabloyu yumuşatmak istedi.
Yoksa, Kandil’deki 5, Zap Suyu etrafındaki 3 kampta 3 bin militan, hastane dahil büyük lojistik destek alırken ABD hálá, "Girme" diyebilir miydi?
İkinci neden AB’nin kendi iç politikasında malzeme yapmaya başladığı Türkiye’ye karşı ’anlayışsız’, ’tokat atıcı’ görüntü sergilemesi.
Avrupa Parlamentosu, sürekli eleştiri raporları çıkarırken, atılan onca adıma rağmen bir tek olumlu rapor yayınlamaması da aynı neden içinde. Üçüncü neden milliyetçiliği körükleyen PKK terörü.
Toplumsal dokuya da zarar veren bu konuda ayrıca acil önlem isteniyor.
Çünkü, yeni şehit cenazelerinin kritik sonuç yaratmasından korkuluyor.
IRAK BİRİNCİ TEHDİT
2007’yi en kritik yıl haline getiren bu nedenlerle toplumsal rehabilitasyon programı öneren güvenlik bürokrasisi, öncelikle gündemdeki konulara teknik yaklaşım gösterilmesini, ekonominin daha da güçlendirilmesini istiyor.
Uçurumu artıracağı kaygısı ile ’Trabzon’, ’Mersin’, ’Kuvayı Milliye’ gibi tartışmaların kesilmesi üzerinde de hassasiyetle duruluyor.
Öte yandan güvenlik bürokrasisi, 2007’de Türkiye için ilk tehdidi Irak, ikinci ve üçüncüsünü ise İran ve Ermeni iddiaları olarak sıralıyor.
ABD’nin Irak’ta 2 yıl daha kalması olumlu bulunurken, "Türkiye’nin vıdı vıdı ediyor görüntüsü vermeyip, iddialarının arkasında gereken sertlikle durması, caydırıcılığını ortaya koyması uygundur" deniyor.
Devletin tepesine, "Uyarılarınıza devam edin" mesajı veriliyor.
BM’nin İran’a verdiği sürenin 23 Şubat’ta dolacağına işaret eden ve İran’ın vereceği yanıtı önemseyen güvenlik bürokrasisi, son seçimlerde ortaya çıkan tablonun Ahmedinejad için alarm nitelik taşıdığı kanısında.
Ama, İran hálá Türkiye için tehlikeli görülüyor ve bu nedenle uluslararası camia ile ortak hareket şart koşuluyor.
Tüm bu konular, ilk MGK’da yeniden masaya yatırılacak.
Sıcak tartışmalar ardından oradan bazı yeni kararlar çıkacak gibi.