Yataktaki çıplak sarışın ve maliyeci

VERGİ incelemesi yapmak için, kapısını çilingire açtırarak girdiği evin yatak odasında, çok güzel bir sarışını yatarken gören ve yorganı çektiğinde de güzel sarışının çırılçıplak olduğunu fark eden maliyeci, sizce ne yapar?

Haberin Devamı

İsterseniz, hayal gücünüzü fazla zorlamadan, yaşanmış olayı ve ne yaptığını anlatalım.

YATAKTAKİ SARIŞIN

Büyük bir vergi kaçakçılığını ortaya çıkarmak isteyen vergi inceleme elemanı, belgeleri ele geçirmek için, adamın evine ani bir baskınla girip, ‘aramalı vergi incelemesi’ yapmaya karar verir. Savcılığa başvurup, gerekli izni aldıktan sonra, operasyonu başlatır.

Zili birkaç kez çalmasına rağmen, kapı açılmayınca, beraberinde getirdiği çilingire kapıyı açtırarak eve girer.

İçeride kimsenin olmadığını görünce, odaları tek tek dolaşır. Yatak odasına girdiğinde, saçları yatağın üzerine dağılmış vaziyette, sarışın bir güzelin uyuduğunu fark eder. Onu uyandırarak kendini tanıtır. Ardından;

- Hanımefendi vergi incelemesi nedeniyle, burada arama yapacağım. Yataktan kalkar mısınız?

- Hayır... Kalkmıyorum. Lütfen çıkın dışarı, bu evi de hemen terk edin.

Beklemediği tepki karşısında şaşıran maliyeci ‘Yataktan kalkar mısınız siz’ diyerek, yorganı çeker atar. O da ne? Sarışın güzel yatakta çırılçıplaktır!..

Bir an ne diyeceğini şaşır sonra diğer odadaki polisleri çağırarak, kadını dışarı çıkarmalarını ister. Ardından, diğer görevlilerle birlikte arama faaliyetine başlar. Yatağın altında ve dolapta buldukları vergi kaçakçılığı ile ilgili belgeleri ve defterleri, torbalara doldururlar.

RÜŞVET TEKLİFİ

Yapılan inceleme sonucu, büyük bir vergi kaçağı bulunur. İfadesine başvurulan mükellef, maliyeciye yaklaşır ve bu olayı kapatması için kendisine büyük bir ödeme yapabileceğini söyler. Maliyeci, adamı tersler ve tutanağı imzalatır.

Ardından, kesilen vergi ve cezalar, adama gönderilir.

DAHA ÇOK BEKLERSİN

Aradan 5-6 ay geçer. Maliyeci bir tiyatroda, bilet kuyruğundadır. O sırada yanında beliren incelediği adamı ve yanındaki sevgilisini fark eder. Adam, maliyecinin kulağına eğilerek;

‘Sen daha çoook kuyruklarda beklersin’ der ve tiyatronun özel locasına doğru yönelir.

Olayımızın kahramanı, o dönemin hızlı ve başarılı maliyecisi, daha sonra Merkez Bankası Başkanı, Gümrük Bakanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar idi... Önceki gün bu anısını, yorganı nasıl kaldırdığını da anlatırken, gevrek bir kahkaha atmayı da ihmal etmiyordu.

Karıncalar ve balıklar

AFRİKA’nın uçsuz bucaksız topraklarında, ilkbahar yağışlarıyla oluşup, yaz sıcağında yok olan geçici göller vardır.

Bu göllerin oluşumuna tanık olan yerlilerin, şöyle bir sözü vardır:

‘Sular yükselince, balıklar karıncaları yer,

sular çekilince de karıncalar balıkları...’

Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi...

Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek, kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor. Çünkü, kimin kimi yiyeceğini, gerçekte suyun hareketi belirliyor.

Ankara bu kez yanmadı

10 Eylül 2002 tarihli Hürriyet’te ‘Ankara Yandı’ manşetiyle, Ankara Çankaya’daki konut ve işyerlerini de ilgilendiren emlak vergisi arsa değerlerinin, 30-40 kat hatta 60-70 kat artırıldığını açıklamış ve bu artış nedeniyle, ‘emlak vergisi paniği’ yaşanacağını yazmıştık. Nitekim, öyle de olmuştu.

Sonunda, Ankara Ticaret Odası, bu inanılmaz değer artışına itiraz ederek, vergi mahkemesinde dava açmış, değerlerin makul bir düzeye inmesini sağlamıştı.

Bir süre önce, 2006 yılında ödenecek emlak vergisine esas arsa metrekare değerleri belli oldu. İşte, daha önceki dönemlerde ilan edilenlerle kıyaslamalı birkaç örnek:

Görüldüğü gibi, 2006 yılı emlak vergisine esas arsa değerleri belirlenirken, Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, konuya duyarlı yaklaşmış ve bu dönem göreve başladığı Ankara’da, ‘emlak vergisi paniği’ yaşanmasını önlemiş.

2002 yılında, o dönemin belediye başkanını, yaşattığı panik nedeniyle eleştirmiştik şimdi ise bu dönemin belediye başkanı Eryılmaz’ı duyarlılığı nedeniyle kutluyoruz.

Uyanıklığın böylesi

BELEŞÇİ bir taraftar futbol maçlarına para ödemeden girebilmenin ilginç bir yolunu bulmuş. Giriş kapısına gelip kapıdaki görevli polise telaşlı bir ifadeyle;

‘Abicim çok acil bir durum oldu. İçeride maçı seyretmeye gelmiş bir abi var, (bir isim söylüyormuş) hanımı aniden rahatsızlandı, hastaneye kaldırdık, onu acilen bulup hemen hastaneye yetiştirmem lazım’ deyip, ehliyetini rehin bırakarak içeri giriyormuş.

Ama içeride maçı seyredecek kadar kalmak dikkat çekeceğinden, hemen diğer kapıya koşturup, oradan dışarıya çıkıyormuş.

Çıkarken kapıdaki polise ‘Abicim benim arabayı çekiyorlarmış, bir çıkıp bakayım ne oluyor? Problem varsa halledip geleyim’ diyormuş. Tabii geri gelince tanısın diye bu polise de kimliğini bırakıyormuş.

Çıkar çıkmaz ilk girdiği kapıya koşturup;

‘Abicim Allah razı olsun ben arkadaşı buldum diğer kapıdan çıktık. Şimdi benim ehliyeti alabilir miyim?’ diyormuş.

Ehliyeti kaptığı gibi çıktığı kapıya yollanıyormuş. ‘Abicim ben araba işini hallettim çok sağol, kimliği alabilir miyim?’ deyip kimliğini de alarak içeriye giriyormuş...

(Teşekkürler Prof.Dr.Metin Taş)

Günün sözü

Haberin Devamı

Nerede durduğumuz değil, ne yöne gittiğimiz önemlidir.

Goethe

Yazarın Tüm Yazıları