Gübrenin vergisi de pırlantanın aynısı olsun

BAŞLIĞI okuyunca, "Aman Hocam, tarımda gübre çok önemli. Son bir yılda gübre fiyatında zaten yüzde 150’yi bulan artış oldu. Bir de vergisi pırlantaya uygulanan vergi oranının aynısı olursa ne olur?" dediğinizi duyar gibiyim.

Evet...

Gübre olayı tarımda çok önemli.

Türkiye’de hektar başına gübre kullanımı 83 kilogram iken, komşumuz Bulgaristan’da 173 kilogram. AB ortalaması ise 250 kilogram.

Bulgaristan’ın yarısı, AB ortalamasının ise üçte biri kadar tükettiğimiz gübre, bitkisel üretimde yüzde 40 civarında olumlu etki yaratıyor.

Uzmanlar, yetersiz gübre kullanımından dolayı, 8 milyar doları aşan bir üretim kaybımızın olduğunu belirtiyorlar.

Son bir yılda yüzde 150’yi bulan gübredeki fiyat artışı nedeniyle, çiftçilerimiz gübre kullanamaz hale gelmiş ve 2007 yılında gübre tüketimi yüzde 4 oranında azalmış durumda...

NİÇİN PIRLANTANIN AYNISI?

Pırlanta, elmas, yakut ve benzeri değerli taşların KDV’si, dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, en yüksek tarifeye tabi.

Nedeni belli, alım gücü yüksek olanlara hitap ediyor.

Ekmek, su, peynir, zeytin, meyve, sebze, defter, kitap, kalem, ilaç gibi zorunlu ihtiyaç maddesi değil.

O nedenle, yabancı ülkelerde, pırlanta lüks bir mal olarak en yüksek oranda KDV’ye tabi.

"Tamam orasını anladık da gübreden alınan KDV’nin oranı niye lüks tüketim malı olan pırlanta ve elmasla aynı olsun?" diyorsunuz değil mi?

Hemen açıklayalım;

Efendim, Türkiye’de pırlanta, elmas, yakut, zümrüt ve inci gibi değerli taşların KDV’si, yüzde 18’den yüzde sıfıra indi de onun için!.. (Bkz.KDV Yasası Md.17/4-g. 5228 Sayılı Kanunun 15. maddesiyle değiştirilen ve 1.8.2004’de yürürlüğe giren bent).

Peki... Gübrenin KDV oranı mı?

Yüzde 18... Evet yanlış okumadınız gübrenin KDV’si hala yüzde onsekiz!..

Tamam, pırlantanın KDV’si ne bir şey demiyoruz ama gübreninkine itirazımız var...

GIDA KRİZİ

Son yıllarda, bazı tarım ürünleri ve gıda fiyatlarında, Dünyada ve ülkemizde, ciddi fiyat artışları oldu.

Artışlar o kadar hızlı ve yüksek seviyede oldu ki, bu durum "küresel gıda krizi" olarak değerlendirilmeye başlandı.

Dünya Bankası’na göre, gıdalarda fiyat artışının devam etme olasılığı çok yüksek.

Ülkeler bu konuda çeşitli önlemler alıyor.

Türkiye’nin de gereken önlemleri alması, tarımsal üretimini artırması ve kırsal kalkınma politikalarına daha çok önem vermesi gerekiyor.

Dünya’da tarıma elverişli arazilerin önemli kısmı, Dünyanın en büyük ve en verimli nehirlerinin çevresinde bulunuyor.

Türkiye, bu açıdan çok şanslı.

Dünya sıralamasındaki 8 nehirden (Nil, Amazon, Ren, Mississippi, Yellow, Ranj, Fırat ve Dicle), ikisi Türkiye’de...

Dünyada 14,8 milyar hektar arazi var. Bunun 1.4 milyar hektarı tarıma uygun.

Gelecekte, petrol ve altının yanı sıra, tarım arazisi de en kárlı yatırım olacak.

Ülkeler, sınırları dışında tarım arazisi kiralamak ya da satın almak için faaliyette...

Küresel gıda krizi, bankaları bile "arazi avcısı" yapıyor.

Bazı banka ve finans şirketleri, fon yerine verimli arazilere yatırım yapıyorlar.

Türkiye, tarım arazisi yönünden alan olarak şanslı ancak tarıma olan Devlet desteği ve ayrılan kaynaklar yetersiz.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Polatlı Ovası Projesi ve benzeri projeler hayata geçtiğinde, sorunlar önemli ölçüde azalacak.

Özetle, tarımsal üretimimizi mutlaka artırmamız ve kırsal kalkınma politikalarına daha fazla önem vermemiz, bu arada gübrenin KDV oranını da pırlanta tarifesine uyarlamamız gerekiyor...
Yazarın Tüm Yazıları