FOTOĞRAFTAKİ işyeri, Maliye Bakanlığı'nca ‘‘belge düzenine uymadığı’’ yani fiş vermediği için üç gün kapatılmış.
Burası Datça'da, deniz kenarında faaliyet gösteren ‘‘BIER GARTEN’’ adlı bir işyeri. Özellikle yazın tatile gelenler gündüz ve akşamları, oturup meşrubat ya da içkilerini içerek, bir yandan denizi seyrediyor, bir yandan da sohbet ediyorlar.
KOMİK BİR GÖRÜNTÜ
Fotoğrafa dikkatle bakın, ilginç bir işyeri kapatma değil mi? Nasreddin Hoca'nın türbesi gibi bir şey!..
Kayadan bir kemer şeklindeki, kapısı olmayan giriş bölümünün üstüne ‘‘Bu işyeri Maliye Bakanlığı'nca belge düzenine uymadığı için üç gün süre ile kapatılmıştır’’ diye kartondan bir levha, iple bağlanarak asılmış. Bu arada, iple levhanın birleştiği kısım Maliyece mühürlenmiş. Sonuç; bu işyeri kapalı!..
Fotoğrafa dikkatle bakın, her yer açık. 200 cm'lik duvarı aşıp, içeri girilebiliyor. Giriş kapısı bile açık. Peki kapatılan neyin nesi? Önünden geçen vatandaşlara baktım; levhayı okuyup gülüyorlardı... Anlamsız bir uygulama ile devlet ne komik durumlara düşüyor!..
NEDİR BU CEZA?
Vergi Usul Yasasında, ‘‘işyeri kapatma cezası’’ diye bir ceza var (VUK Mük. Md. 354). Birinci kapatmada süresi 3 gün olan bu cezanın uygulanabilmesi için, bir takvim yılı içinde (yani 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasında) farklı tarihlerde 3 kez fatura, fiş, irsaliye, serbest meslek makbuzu gibi belgelerin düzenlenmediğinin tespiti gerekiyor.
Yasada, işyerinin kapanmasını istemeyenlere de bir kolaylık sağlanmış. Buna göre, işyerinin kapanmasını istemeyenler, bir önceki yıl gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde yeralan kazancın yüzde 5'ini, ‘‘para cezası’’ olarak öderse, o işyeri kapatılmıyor. Ancak bu şekilde hesaplanan ceza, 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen ‘‘asgari ücretin bir yıllık brüt tutarından’’ az olamıyor.
Şu anda asgari ücretin, aylık brüt tutarı 306 milyon lira olduğuna göre, işyerinin kapatılmasını istemeyen bir esnaf, asgari ücretin yıllık tutarı olan 3 milyar 672 milyon liradan aşağı olmayacak şekilde bir para cezası öderlerse, işyeri 3 gün kapatılmıyor.
Esnafın ne yaptığına gelince; bakkal, kasap, manav, kuruyemişçi, dönerci, kebapçı, tamirci gibi esnaf üç günde, 3 milyar 10 milyon lira kazanamayacağı için, işyerlerinin üç gün kapatılmasını yani 3 gün tatili tercih ediyorlar, olup bitiyor...
İşyeri kapatma cezasıyla ilgili uygulamada, Maliye çalışılmayan günlerin vergisini alamadığı, üç günlük sabit giderler de, çalışılan günlerin gelirinden düşüldüğü için, kendi kendini de cezalandırmış oluyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bu tür işyeri kapatma cezasının, gözden geçirilmesinde hatta kaldırılmasında yarar var...
Ah şu erkekler
İŞADAMI, eşinin telefondaki sesinden ürkmüştü. Resmi ve soğuk bir tonla konuşuyordu eşi;
- Kimin söylediğini sorma, seni bir bayanla görmüşler!
- Hayatım konu şu... Bizim burada çalışan bir bayan o... Geçenlerde bir tansiyon düşüşü oldu. Ayakta duramıyordu. Ateşi çıkmış, gözleri burnu akıyor... Öyle bir durumda yani... Aldım, evine götürdüm. Ne yapacaktım yani?
Kadın daha da ciddileşti;
- Ama arabada değil, restoranda görmüşler!
Adamın teslim olmaya niyeti yoktu;
- Doğru!.. Doktor ilaç verdi ama içemedin. Tok karnına içilmeliymiş. ‘‘Midem kazınıyor’’ dedi, ben de yol kenarında restoranda çektim arabayı... Biraz yemek yedi, ilaç için yani...
- Yalan söylemeyi bile beceremiyorsun! Kol kola görmüşler.
- Bak yaa! Ben ne anlatıyorum tatlım? Kadın hasta, ayakta zor duruyor, yola düşecek neredeyse... Bir de çekingen... ‘‘Gir kızım koluma’’ dedim, ‘‘Abinim ben senin’’... Kim görmüş yaa? Ah bir söylesen de yüzleşsem o şerefsizle!..
- Söylemem, söz verdim.
- Söyleyemezsin tabii, söylesen herifin yalanı meydana çıkacak!
- Erkek olduğunu nereden biliyorsun?
- Kadın mı? Kimmiş? Söyle yaaa!
- Tereyağı gibi üste çıkma! Bitmedi daha, bara gittiğin kadın kimdi peki?
Yöneticinin kelimeleri düzensiz çıkmaya başlamıştı ama aslan gibi savunmadaydı yine;
- Bara mı?.. Haa, ooo! İnsaf, yoksa ondan da mı şüphe ediyorsun? Yani nedir bu, benden mi şüpheleniyorsun? Bak canım, bir iş görüşmesinin devamıydı o... Nispet Bar, di mi?
- Evet...
- Hah, nasıl biliyorum, işte o olay... Bir reklam filmi yaptırıyorum. Yönetmen kadıncağız barda randevu verdi. Ne yapsaydım?
- Yazıklar olsun sana... Kadınlarla ye, iç, kol kola gez, sinemaya git... Ben de 1 Nisan şakası yapayım diye telefon etmiştim! Keşke aramasaydım... Başıma gelene bak...
Mutlu bir evliliğin sırları
OKURLARIMIZDANYakup Aydoğan‘‘Mutlu bir evliliğin sırlarını’’ bulduğunu belirterek, aşağıdaki gibi özetliyor.
Karım ve ben bir evliliği sonsuz yapmanın sırlarını keşfettik...
Karıma 18 aydır tek bir söz söylemedim...
Onun sözünü hiçbir zaman kesmek istemem...
Her zaman elele tutuşuruz...
Eğer elini bırakırsam, hemen alışverişe başlar...
Haftada iki kere, güzel bir restorana gideriz, biraz şarap, biraz güzel yiyecek...
Salı günleri o gider, cumaları ben...
Ayrı yataklarda yatarız...
Onunki İzmir'de, benimki İstanbul'da...
Yıldönümümüz için karıma nereye gitmek istediğini sordum... O da ‘‘uzun zamandır gitmediğim bir yer olsun’’ dedi...
Mutfağı önerdim...
Elektrikli blender'i, elektrikli tost makinesi, elektrikli ekmek kızartıcısı var...
Bana diyor ki ‘‘çok fazla ıvır zıvır var ve oturacak tek bir yer yok’’.