ÖZELLİKLE son yıllarda, en çok duyduğumuz kavramların başında ‘‘faiz dışı fazla’’ geliyor. Başlangıçta pek aldırış etmeyenler bile zamanla, ‘‘nedir şu faiz dışı fazla’’ diye olayı merak etmeye ve öğrenmeye başladılar.
Bilmeyenler için kısaca anlatalım. Devletin de, bir şirket gibi gelirleri ve giderleri var. Başlıca giderleri; faiz, personel, yatırım, sosyal güvenlik kuruluşlarına yardım, vergi iadeleri, cari harcamalar, vs. şeklinde uzayıp gidiyor.
Faiz dışı fazla olayında, faiz hariç tüm giderler, devletin gelirlerinden düşülüyor. Aradaki fark, faiz dışı fazla oluyor. Daha basit bir anlatımla, ‘‘Türkiye'nin hiç faiz gideri olmasaydı, gelir-gider durumu ne olurdu?’’ diye olaya bakılıyor. Örneğin, 2003 yılının ilk 6 ayında, faiz dışı fazla 10 katrilyon lira demek, devletin gelirlerinin, (faiz hariç) tüm giderlerinin 10 katrilyon lira üzerinde olduğu anlamına geliyor.
IMF İÇİN ÖNEMLİ
IMF'nin, Türkiye ile yaptığı görüşmelerde, odak noktalardan birisi her zaman ‘‘faiz dışı fazla’’nın, büyüklüğü oluyor. Çünkü faiz dışı fazlanın artması, şu an Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi olan ve 185 milyar dolara ulaşan toplam kamusal borcun çevrilebilmesini mümkün kılıyor. Böylece hem ekonomi ve hükümetler hem de IMF rahat bir nefes alıyor.
Bu nedenle, ekonominin durumu ne kadar sıkıntılı olursa olsun, hükümet yetkilileri ve ilgili bürokratlar faiz dışı fazla rakamlarına dikkatleri çekip sevinebiliyorlar.
Faiz dışı fazla artsın diye de, bir yandan yeni vergiler koyup, mevcut vergileri artırırken, diğer yandan da harcamaları kısmaya çalışıyorlar. Örneğin; memura sembolik zam yapılmaya çalışılıyor, memur alımı durduruluyor, memur sayısı azaltılmaya çalışılıyor, yatırım harcamaları ve emekli aylığına zam kısılıyor. Vergi iadesi kaldırılmaya çalışılıyor...
ŞU ANDAKİ DURUM
2003 yılında, milli gelirin yüzde 6.5'i kadar faiz dışı fazla yaratılması amaçlanıyor. Buna göre, 2003'de milli gelir 200 milyar dolar olacaksa, 13 milyar dolar faiz dışı fazla yaratılması hedefleniyor. Bu da yıl sonu kuru 1.6 milyon lira olursa 21 katrilyon lira, 1.7 milyon lira olursa 22 katrilyon lira anlamına geliyor.
2003 yılının ilk altı ayında, faiz dışı fazla 10 katrilyon lira oldu. İlk bakışta hedef tutacağa benziyor ancak, bu konuda bazı endişelerimiz var. Birincisi, 2002'nin altı aylık dönemindeki faiz dışı fazla, 10.6 katrilyon lira iken, 2003'ün aynı döneminde 2002'nin yüzde 5 gerisinde kaldı.
Yani geçen yılın fiyatlarıyla, 7.8 katrilyon lira oldu. İkincisi ise, faiz dışı fazla vermek için devlet, yatırım, eğitim ve sağlık harcamalarını kısarsa, bunun adı tasarruf olmaz.
Öte yandan, ilk altı ayda; yıllık gelir hedefinin yüzde 43'ü tutturulmuş durumda. Bu tutara ‘‘Vergi Barışı’’ nedeniyle toplanan 2 katrilyon lira civarındaki gelir ile Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi'nden toplanan, 393 trilyon lira da dahil.
Yani ilk altı ayda vergi gelirlerindeki, yıllık hedefin yarısına ulaşılamadı. Bu oran gelir üzerinden alınan vergilerde yüzde 42 dahilde alınan KDV'de yüzde 42, harçlarda yüzde 40, ÖTV'de yüzde 44 ve özel işlem vergisinde yüzde 29.
Görünen o ki, faiz dışı fazla hedefini yakalamak için vergilerde pek umut yok. Özelleştirme ve fonlardan elde edilen gelirlerde de düşük bir performans göze çarpıyor.
İlk altı ayda özelleştirmede yıllık hedefin yüzde 36'sı, fon gelirleri hedefinin ise yüzde 23'ü elde edilmiş. Sosyal güvenlik açığı ise, altı aylık hedefi bir katrilyon lira aşmış durumda...
O halde olacağı tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Zaten çok düşük olan yatırımlar iyice kısılacak, cari harcamalar azaltılacak, kamudaki işçiye ve memura, ciddi bir zam yapılmayacak, yeni vergiler ve zamlar gelecek.