REKABET Kurulu eski üyesi Kubilay Atasayar, avukatlık bürosunda çalışırken, sekreteri odasına girer:
- Efendim, vergi dairesinden geldiler, bir vergi borcunuz varmış. Borcunuzla ilgili ödeme emrini, bizzat size tebliğ etmek istiyorlar.
Atasayar’ın kafası karışır.Ödenmemiş vergi borcu olduğunu hatırlamaz.Ancak ‘Posta ile göndermek yerine, vergi memurları ile elden gönderdiklerine göre, büyük bir borç olsa gerek’ diye düşünerek, vergicileri içeri almasını söyler.
İçeri giren vergiciler, kendilerini tanıtarak, ödeme emrini tebliğ ederler.
ZARF AÇILIYOR
Kafası iyice karışan Atasayar, heyecanla zarfı açar. O da ne!..
Aralık 2004 ayına ait ‘5 Yeni Kuruş’ evet yanlış okumadınız ‘Beş Yeni Kuruş’ KDV borcu olduğu belirtilerek, 7 gün içinde bu borcun ödenmesi isteniyor. Gözlerine inanamıyor... Bir daha okuyor, evet... Sadece 5 kuruş!..
Okumaya devam eder; ‘Mal bildiriminde bulunmazsanız, 3 ayı geçmemek üzere hapis cezası ile tazyik olunacaksınız’ denildikten sonra ‘Gerçeğe aykırı mal bildirimi ya da yaşayış tarzınız mal bildirimine uymadığı takdirde 1 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaksınız’ diye de ayrıca belirtiliyordu.
ANINDA ÖDEME
Atasayar ‘Demek ki 5 Yeni kuruş yerine 500 YTL borcum olsaydı, herhalde idam edeceklerdi’ diyerek, işini gücünü bırakıyor. Önce banka müdürü arkadaşını arayıp, vergi dairesine 5 Yeni Kuruş vergi havalesi yapacağını söylüyor. Banka müdürü gülerek, ‘Bu mümkün değil’ diyor. Bunun üzerine, otomobiline atlayıp, vergi dairesine gidiyor. Otomobilini vergi dairesinin önüne park edip, 5 Yeni Kuruş borcunu aynı gün yani 22 Eylül 2005 saat 16.05’te ödüyor. Bu arada 5 Kuruş borcu için 1 YTL gecikme zammı yani yüzde 2000 de ceza isteniyor. Parayı ödeyip, otomobiline gidiyor. O da ne ‘Hatalı park’ nedeniyle, 45 YTL ‘Trafik cezası’ kesilmiş!..
Kubilay Atasayar önce, 5 Yeni Kuruş alacağını tahsil etmek için Maliye’nin katlandığı maliyeti düşünüyor; ödeme emri düzenleme, zarfını yazma, özel memur gönderip tebligat yaptırma, ulaşım gideri, ödeme makbuzu düzenleme, bunlara harcanan emek... Ardından kendi maliyetlerini düşünüyor sonra ‘Bir de ağaçlarla uğraşırken, ormanı görmeyi öğrenseler daha iyi olacak’ diyerek arabasını çalıştırıyor...
Kim daha uyanık
JOHN işten çıkmadan önce karısını evden arar:
‘Tatlım, patron birkaç arkadaşıyla beraber komşu eyaletteki büyük gölde balık avlamaya gidecek. Benim de gelmemi istiyor. Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi olayı için iyi bir fırsat. Bana yeteri kadar giysi ve olta takım çantamı hazırlar mısın? Direkt ofisten çıkacağız, geçerken evden çantaları alırım. Ha, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma.’
Karısı biraz işkillenir. Fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir. Karısı onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar. John:
‘- Ha, evet epey balık tuttuk. Fakat sana söylediğim pijamayı çantaya koymamışsın.’
Karısı:
‘- Olta takım çantasına koymuştum!..’
(Teşekkürler Canan Perdahlı)
Trilyoner çaycı ve sekreter
PERŞEMBE günkü Referans’ta ‘Çaycının hissesi sekretere geçti’ başlığıyla verilen, Necla Dalan ve Elif Batu Yener’in haberinde; ‘33 milyon dolara satılan bir özel radyonun, çaycıya ait olan hisselerini alan şirketin, yeni ortağı da bir sekreter oldu’ deniliyordu.
Haberi okuyunca; odacı, kapıcı, çaycı, amele, hamal, çoban gibi kişiler üzerine yapılan şirketleri hatırladık. Bu olayda, asıl patronlar perde gerisinde kalıyor, garibanlar şirket yetkilisi gösterilerek, bunlar adına işlem yapılıyordu. İleride bir sorun çıktığında da hukuki muhatap; yönetimdeki çaycı, odacı, sekreter, hamal, bulaşıkçı, alkolik gibi kişiler oluyordu.
‘Yoksa yine bu tür bir olay mı?’ diye merak edip, araştırdık. Hayır, bu kez olay farklıydı. Sekreter hanım, yabancı sınırlaması kalkınca, hisselerini yabancı ortağa devredecekmiş.
Yine de ilginç bir uygulama değil mi?
Günün sözü
Para ve insan arasındaki karşılıklı ilişki şöyledir: