Paylaş
Bir yılı aşkın bir sürede 200’e yakın gizli müfettiş İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum, Antalya ve Bursa kentlerindeki restoranları değerlendirdi.
Rehberde 518 restoran ve 364 lezzet noktası yer alıyor.
Rehber kapsamında en yüksek puan “beş inci”ye yer veriliyor.
Derecelendirme; “Şef restoranı, bistro, brasserie, geleneksel mutfak, et lokantaları ile kebapçılar, balık lokantaları, Uzak Doğu restoranları, meyhaneler ve sokak yemekleri restoranları” kategorilerinde yapıldı.
Beş incili “Od Urla”, dört incili “İsabey Bağ Evi”, “Vino Locale”, “Kapha”, “Agrilia” ve diğer pek çok mekân İzmir’in gururu oldu.
İncili Rehber gibi ancak İzmir paydasında yayınlanan diğer çok önemli bir çalışmada İzmir Gurme Guide’in “Bir Adım Öne Çıkanlar” rehberi.
Bahse konu rehberde de yeni dönem sonuçları için geriye sayım başladı.
Belirtmek gerekir ki, “seçici kurula” bu yıl çok önemli isimler dâhil oldu.
Ayhan Sicimoğlu’ndan Neptün Soyer’e, ekibin kaptanı Ahmet Güzelyağdöken’in koordinasyonunda pek çok kategoride İzmir’in lezzet odakları tespit edilmeye çalışılıyor.
Bu arada, ağustos ayında açılacağı söylenen İstinye Park AVM’sinde “İzmir’in lezzetleri” konseptiyle efsane esnaf lokantalarının bir arada toplanacağı bir sokak oluşturuluyormuş.
Bölgemiz, hakikaten gastronomik anlamda çok ciddi bir ivme kazanmaya başladı.
Her keseye uygun Akdeniz lezzetleri ile çok uzun olmayan bir zamanda “Bilbao”ya selektör yapmaya başlarsak şaşırmayacağız.
-----
İki özel tavsiye
YEME içme konusu açılmışken, iki özel “et”çi yazmak isteriz.
Birincisi; “Akbıyık”...
Akbıyık, İzmir’in mütevazı gelir grubuna dâhil insanların yaşadığı Çamdibi’nde bir lezzet vahası.
Bu mekân, Boşnak kökenli işletmecileri ile benzerlerine İstanbul’da dahi zor rastlanan müthiş bir et restoranı...
Cumartesi, pazar demeden, her daim açık olan restoran çoğu kereler dışarıda müşteri sıraları oluşturarak servis veriyor.
Hani bir işi iyi yapınca, semt şu olmuş, uzakmış, yakınmış önemini kaybediyor.
Pek tabii, Akbıyık, tertemiz, hijyen bir mekân...
Ustalardan garsonlara, herkes birinci sınıf...
Nesini tavsiye edersin derseniz, birinci sırada “kuzu kafes” gelir.
Nar gibi kızartıldıktan sonra önünüzde dilimlenerek servis edilen pirzolalar hakikaten bir efsane.
Yine dana bonfilelerin küçük parçalar halinde kızgın döküm tabaklarda tereyağlı sunulması akılları baştan alıyor.
Kelle-paça çorbası, döneri, çedarlı köfteleri, hamburgeri, isli balkan etleri ile İzmir’in az bilinen “et mabedi” Akbıyık...
İkinci yer; Keb-up...
Mistral Çarşı’da yeni açılan mekân kebabın kültürel ve genetik mirasını Urfalıların taşıdığını adeta ispat ediyor.
Urfalı bir genç, çok uluslu danışmanlık firmasındaki kariyerini noktalayıp hayallerinin peşinden koşmaya karar vermiş.
Keb-up, 1989 doğumlu Erkan Öncel’in işletmeciliğinde telaşsız, düzgün ve kalıcı olmaya azimli bir anlayışla servis veriyor.
Bir akşam ziyaretimizde anında yoğurdukları “çiğ köfte” ile “insafsız lezzet bombardımanına” muhatap olduk.
Yine, “Adanası, ciğeri, şişleri” ile klasik sunum tırmandırıldı ve yöreye özgü “şıllık” tatlısı ile teslim olmamız sağlandı.
İzmir kebap konusunda hakikaten çok mesafe almaya başladı.
Keb-up da bunlardan birisi olacak anlaşılan...
Mekân hayırlı olsun, inşallah çizgilerini hiç bozmadan devam ederler.
Paylaş