Paylaş
Karadeniz’de doğalgaz rezervi keşfedildiği haberini kamuoyu ile paylaştı. Bu ülkede yaşayanlar için istisnasız iyi bir haberdi ve evvel emirde sevinçle karşılanması gerekiyordu. Halkın çoğunluğunun yaklaşımı da böyle olmuştur.
Tabii ki, sonrasında çok taraflı bir bilgilenme ile bu gelişmenin getirisi, hayatımıza yansıması, ekonomimize ne boyutta ve hangi hızla etki edeceği gibi hususlarda beslendikten sonra, daha sağlıklı bir kanaat oluşacaktır. Ancak, insanlarımızın azımsanmayacak bir kısmı da maalesef ülkemizdeki kutuplaşmanın etkisi altında... Hangi partiden olursa olsun karşı tarafın söylemlerine, refleksle şüpheyle yaklaşılması makuliyet sınırlarını zorluyor.
Doğalgaz haberinde de bu sıkıntı aynen yaşandı. Böylesi bir haberin doğru olma ihtimalini bile mutsuzlukla karşılamak bir vahim ruh haline işaret ediyor. Neticede 83 milyon, hepimiz “aynı gemideyiz”. Bu ülkeye zenginlik katacak her çaba bizim vergilerimizle yapılıyor. Enerji fakiri olduğumuzu biliyoruz... Devlet çok büyük bir ciddiyetle bu ihtiyacımıza dair gereğini yapmaya çalışıyor.
Bir olumlu keşif yapılmış... Önce bir içimiz mutlulukla dolsun. Tabii ki, her başarı her iktidar tarafından siyaseten prime dönüştürülmeye çalışılır. Ha, söylenen araştırılır, tartışılır, boşa çıkar, o aşamada muhalif olanların eleştirmesi de sonuna kadar haklarıdır. Bu eleştirimizi; iktidara ya da muhalefete taraf olan tüm fanatikler için ayrım yapmadan belirtiyoruz.
-----
Kazanmak kirlenmeden geçiyor
ACUN Ilıcalı, bir televizyon fenomeni. Kendi kanalına da sahip olduktan sonra gelenekselleştirdiği yarışma programlarıyla reytingleri alt üst ediyor. Bu aralar “MasterChef” diye bir programını izler olduk. Sebebi, İzmir’in ve Türk futbolunun efsanevi isimlerinden merhum Dr. Hasan Elidemir’in sevgili oğlu Emir’in yarışmacılardan biri olması. Hal böyle olunca, bu vesileyle bizler de Acun Ilıcalı’nın “oltasına” takılanlardan olduk...
Yarışma formatı sürükleyici. Ama bir husus bizi aşırı huzursuz etti... Yarışmacıları önce iki takıma ayırdılar. Her bir takım kendi içinde dayanışarak karşı takımla yarışıyordu. Bir süre sonra başarısız olanların elenmesi aşamasına gelindi. Bu aşamada, jüri konumunda olanlar kendilerini geri plana alarak, adına “strateji” dedikleri bir ajitasyonla aynı takım içinde olan adayları birbirlerine “infaz” ettirmeye başladı.
Bilemiyoruz, yarışma formatı muhtemelen yurtdışından ithaldir. Ancak, başarıya giden yolun “bencil” anlayışlardan beslendiği, “her koyunun kendi bacağından asıldığı” bir bireyci ideolojinin marifetmiş gibi sunulması rahatsız edici... Hayata dair duruşu “kurtlar sofrası” olarak lanse eden bir “illüzyonun” insanlara yanlış mesajlar yüklemesi, reyting gerekçesi ile tercih edilmemeli. Hani, bu dizide iyi taraf “güzel yemek tarifleri.”
Yine aynı kanalın “Survivor” adlı başka programında “arena gladyatörleri” gibi, aynı anlayış daha da abartılı olarak sunulmaktaymış. Tam bir “aptal kutusu” şeklinde, en ham içgüdüleri tahrik eden, seyircinin merak duygusunu sonuna kadar istismar eden bu neviden programlar maalesef tüm dünyada kabul görüyor. Kanunlar; cinsel şiddet, pornografi, ırkçılık gibi konuları yasaklıyor. Ancak, “iyi insan” olmayı “başarısızlık parametresi” gibi gösteren bu neviden programların da en azından vicdanlarda gözden geçirilmesi gerekir, diye düşünüyoruz.
Paylaş