Paylaş
Sevgili Tunç Soyer’in Gediz havzasına yönelik geçenlerde gerçekleştirdiği etkinlik bu sebeple bir başlangıç vuruşu olarak çok önem taşıyor. Bu neviden çabalar bir İzmir projesi, bir Ege ve nihayet böylesi bir bilincin dalga dalga yayılacağı Türkiye ve insanlık projesidir. Tüm sivil toplum kuruluşlarımızla ve tabii ki merkezi hükümetimizin sahiplenmesi ile “çevre bilinci” her daim birinci gündem maddemiz olmak zorundadır. Doğa üzerinden bir maliyet planlaması yapma çocuklarımıza, torunlarımıza karşı bir haksızlık, ötesinde vicdansızlıktır. Gediz Nehri’ne atığını boşaltan ve benzer aymazlıklara teşebbüs eden zihniyet hiçbir seviyede tolere edilmemeli ve bir doğa cinayetinin faili olarak toplum ve hukuk nezdinde mahkum edilmelidir.
Pek tabi mevzu sadece nehirlerle sınırlı değildir. Son dönemlerde tüm dünyada yaşanan iklim faciaları gidecek başka bir gezegeni olmayan insanlığa çok katı tedbirleri tavizsiz dayatmaktadır. İzmir iş insanlarının “yeşil mutabakat” kavramını gündemde tutarak meselenin ciddiyetine vardığını gözlüyoruz. Bu arada “Paris İklim Antlaşması”na henüz dahil olunmadığını hatırlatıyoruz. İnsanoğlu yaşlı dünyamızı, ülkelerimizi, kentlerimizi çok yordu, yıprattı. Asıl olanın “korumak” olduğunun bilincine maalesef sınırlı sayıda ülke yeni yeni varıyor. Çevre duyarlılığının yanı sıra tarihi dokulara, geçmiş kültürlere ve bizlere emanet gelen her türlü değere sahipleneceğimiz zamanların geldiği idraki, artık iş insanlarından siyasetçilere bilinçlerde uyanma durumundadır.
Başa dönersek; Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir il ve ilçe belediyelerimizin bir işbirliği anlayışı içerisinde Gediz’e yönelik yapacakları korumacı icraatlar hem “delta” hem “körfez” için çok önem taşıyor. Kamu görevlileri için bu konunun bir tercih değil vecibe olduğunu ısrarla hatırlatma durumundayız.
Paylaş