Altyapıdan yetişen K-Pop yıldızları

Blackpink’in “Light Up in the Sky” isimli belgeseli geçtiğimiz cuma yayınlandı. Belgesel, K-Pop tutkunları için çok önemli olmasının yanı sıra “Neden K-Pop bu kadar geniş bir kitleye hitap ediyor?”u görmenizi sağlıyor. Güney Kore’nin pop konusunda bir fabrikaya dönüşmesine de şahit oluyorsunuz...

Haberin Devamı

Dünyada fırtınalar estiren Blackpink grubunun 90’ların sonunda doğan 4 üyesi, Güney Kore’nin en önemli eğlence şirketlerinden biri olan YG Entertainment’ın seçmelerine 14-16 yaşlarında katılıyor.
Jennie, Lisa, Rose ve Jisoo’nun 2016 yılında kurdukları grubun öncesini ve dünya turnesini yakından gördüğümüz belgeselde öne çıkan bölüm ise stajyer oldukları dönem.
Okullarından hatta ailelerinden ayrılan grup üyelerinin en az stajyerlik süresiyse 4 yıl. 4 kız da adeta askeri bir disiplinde yetiştiriliyorlar. YG Entertainment’ın akademi binasında yatılı kalıyorlar ve şan, yabancı dil, dans, müzik aleti çalmak gibi dersler alıyorlar. Her hafta bazı başarısız sınıf arkadaşları ise aralarından ayrılıyor.
Kendini mükemmel bir sanatçı olmaya adayan adaylar, büyük bir mücadele içinde yapımcıların beğenisini kazanmaya çalışıyor. Hatta grup üyelerinden bazıları “Eğitimler öncesi bir okul hayatım olduğu ve stajer sürecine geç başladığım için şanslıyım. Normal insanlar gibi anılarım oldu” diyebilecek kadar sıkı bir kamp sürecinden geçiyor. Hatta haftalarca eğitim aldıkları binanın dışına bile çıkamıyorlar. Seyirciye ise belgeselde bunun küçük bir bölümü aksettiriliyor.
K-Pop’u diğer popüler müzik türlerinden ayıran en önemli detay da sanatçılarının yaşadığı bu süreç. K-Pop’çular çok fazla emek veriyor, kan, ter ve gözyaşı döküyor; en iyisi olmak için dans ve vokal çalışmaları yıllarca sürüyor.
Belgeseli tamamladığınızda K-Pop’çuların trikotaj atölyesi gibi çalıştığını, en iyi grubu kurmanın önemini ve bir futbol kulübü gibi altyapıdan nasıl yetiştiğini görüyorsunuz. K-Pop’çular, kendi dillerinde söyledikleri pop şarkılarıyla dünyada milyonlarca genci kendilerine hayran bırakıyor. Özellikle “Pop müzik ölüyor” diyenlerin yanıldıklarını görmesi açısından izlemesi gereken bir belgesel...

Haberin Devamı

Geze geze Anadolu

Mabel Matiz’in yeni şarkısı “Toy” geçtiğimiz cuma dinleyicilerle buluştu ama ne buluşmak... Mabel Matiz, söz, müzik, düzenleme ve klibiyle amiyane tabirle anahtar teslim iş yapıyor. DJ Artz’la işbirliğiyle Anadolu müziğine elektronik eklentisi katan şarkıcı, Kayaköy ve Patara’da çekilen şarkının klibiyle de dikkat çekiyor.
Yönetmen Osman Özel’e ayrı, DJ Artz’a ayrı, Mabel Matiz’e ayrı tebrikler.

Haberin Devamı

Herkese hitap ediyor

Melike Şahin’in yeni işbirliği bu kez Ah! Kosmos ile oldu. “Ukde” adını taşıyan bu yeni şarkı İstanbul-Berlin hattında çıkmış. Müzik sektörünün iki başarılı kadın müzisyeninin bu çalışması, eklektik yapısıyla farklı müzik türleri sevenlere de hitap edecek gibi...

90’lardan indie havaları

Bu hafta çok fazla albüm ile karşılaşacağız. Marine Store Dealer, kendi adını taşıyan ilk albümünü yayınladı. Londra merkezli grupta aslında sadece davulcu Eray Çaylı, Türk. 90’ların indie havasından esinlenen grubun albümünde yer alan 8 şarkıda boş yok. “Water”, “Make It New” ve “Aeroplane” ilk göze çarpanlardan.

Beklediğinize değecek

2009 yılında ilk albümünü çıkaran Gren, uzun süren sessizliğine ara veriyor. 11 yıl sonra yarın “Son Günüm”ü yayınlamaya hazırlanan Nedim Zakuto, Can Karamustafaoğlu ve Hakan Şeremetoğlu’ndan oluşan ekip, 2,0 güncelleme alan müzikleriyle gümbür gümbür geliyor. Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim, prodüktör ve aranjör koltuğunda yer alan Görkem Karabudak yine muhteşem bir iş çıkarıyor.

Haberin Devamı

İlk solo albüm

Serkan Emre Çiftçi, “Ekim” adını verdiği ilk solo albümünü nihayet yayınlandı. Gevende, Gökhan Türkmen, Cava Grande ve daha birçok farklı projeden tanıdığımız ünlü trampetçi, synthesizer ile buluşturduğu melodilerini atmosferik bir havayla dinleyicisine sunuyor. “Yağmur”, “Kayıp” ve “Meşk” albümün favorileri.

Umut aşılıyor

Melisa Karakurt, söz ve müziği kendisine ait “Saçlarımı mı Kessem?” teklisini geçen hafta yayınladı. Neo soul ve elektronik müziğin nazik bir birleşimi olan şarkısında sonbahar depresyonu hissediliyor. Karakurt, depresyondan çıkmak için de yeterli umudu yine şarkısında paylaşıyor.

Ne dinledim?

Sıla-İnandım
Berrin Keklikler, Zen-G-Boulevard
Gren-Son Günüm
Ah! Kozmos, Melike Şahin-Ukde
Melis Güven-İşaretler
Serkan Emre Çiftçi-Kayıp
Existeins-Evreni
Ohash-Lil Baba
Küf-Bilinmeyen Şarkı
Sera Savaş-Eylül
Siyasiyabend-Hayyam
Soft Analog-Geç Vakitler
Rakoon-Dün Gece
Ilaey-Acımıyor
Öznil-Öylece Düşündüm
Nada-Uykuda
Fırat Ağacık-Volkan (remake)
Hakan Çeliker-Heybetli Fare
Alaca-Bahaneler
Netam, Damla Temel-Mavi
İlhan Erşahin, Alp Ersönmez, Turgut Alp Bekoğlu, İzzet Kızıl-Aslan
Gülinler-Hayatım Yıkılmış Sarayım
Vera-Sonsuza Kadar
Melisa Karakurt-Saçlarımı mı Kessem
Pera-Dünya Gibi
Güncel Gürsel Artıktay-Ölmezdim
Evdeki Saat-Dibi Ne Kadar
Frauble, Kübra Yıldız-Rüya
Bege-Harman
Mabel Matiz-Toy
Can Bora Tanzer-Red Abyss
Mareni Store Dealer-Water
Sarso-All On You
Grauman, Burnvox-Wall of Istanbul
RainE Dawn-A Lot of Love
Motive-Be Right Back
Mercan Dede-Kapadokya (Kora Remix)
Ali Bakgör, Ege Balkız-Pick Up The Phone

Haberin Devamı

Melankolik Sıla

Sıla özlemine son... Sanatçı yarın 13’üncü yılına özel “İnandım” şarkısını dinleyicisinin beğenisine sunuyor. Sıla’nın söz yazma konusunda eriştiği seviye bu şarkıda gözler önünde. Gündelik hayatın koşuşturması sırasında durup soluklanan Sıla’dan çıkan sözleri ise uzun yol arkadaşı Efe Bahadır bestelemiş. 90’lar dokunuşunun hissedildiği şarkıya melankolik bir hava eşlik ediyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları