Kıskançlık bir davranış bozukluğudur. Aşırı kıskançlıklar da gerek sözel gerekse fiziksel olarak şiddete başvuruyor. Kıskançlık hiçbir zaman güven duygusunu zedeleyecek boyutta olmamalıdır. Bazen eşler kıskanılıyor olmayı değerli olmanın işareti olarak görürler. Çünkü kıskanılmak kadında değersizlik duygusu yaratabiliyor zaman zaman.
Aşırı kıskançlıkta da insanlar güvenmemeye, karşısındaki kişinin özgürlük alanını kısıtlamaya, itham etmeye ve türlü türlü olumsuz senaryolar yazmaya başlar. Olanları yanlış algılamalar ve özgüven azalması kıskançlığın artmasına sebep olur. Ve bu durumda istenmeyen sonuçlara sebebiyet vermemek için mutlaka bir uzman eşliğiyle özgüven çalışmaları yapılmalıdır.
Tabi bunun için öncelikle kişinin bunu kabul edip farkına varmış olması gerekir. Peki bu durumda kendi kendimize çalışarak neler yapıp özgüvenimizi geliştirip güçlendirebiliriz. Yoga ile kıskançlık duygumuzu yenebileceğiniz 5 altın kuralımız var.
1. Özgüven "Özden gelene güvenmek" için sıkı çalışmayla elde edilir. Ve öncelikle kullandığımız kelimelere dikkat ederek konuşma dilimizi olumluya çevirmeliyiz. "bunu yapabileceğime inanmıyorum", "keşke olsa", "umarım" gibi cümleleri kullanmak yerine “başarabileceğime inanıyorum”, “yeterince odaklanırsam” kesinlikle üstesinden gelebilirim gibi kendimize güvendiğimizi ifade ettiğimiz içsel diyaloğumuz olmalı.
2. Özgüveninizi artıracak bilgiye sahip ve özgüven konusunda gerekli olan bakış açısını kazandıracak fikirlerine inandığınız bir dostunuz olsun.
3. Yoga yapın. Düzenli olarak haftada en az iki veya üç kez yoga yapan insanların özgüvenlerinin yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yogayla özgüven artışının sebebi sadece fiziksel olarak kendilerini güzel ve güçlü hissetmelerinden ziyade bedenin endorfin salgılıyor olması… Endorfin = özgüven. Özgüvenin temelindeki duygu pozitif olmaktır. Pozitif düşünmenin en baştaki yollarından biri yine yogadır.
Bilinçaltımıza işlediğimiz olumsuz kodlamaları yok etmeye başlamak için dilin gücünü keşfetmeliyiz. Çünkü beynimiz dilimizden çıkan her sözcüğü kaydeder ve unutmaz.
İlk olarak zararsız gibi görünen olumsuz düşüncelerden başlayarak düşüncelerinizi kontrol altına alın. Daha sonra bütün düşüncelerinizin bilincine varıp, bu düşüncelerin vücudunuzda ve yüz ifadenizde yol açtığı kasılmaların vücudunuzdan akıp gitmesini sağlayın. Konuşmalarımızda kullandığımız olumsuz sözcükler ve bu sırada aklımızdan geçen olumsuz düşünceler tek başlarına zararsız gibi görünseler dahi, bir zaman sonra bilinçaltımızda son derece zararlı etkilere yol açabilirler. Kendi kendinize devamlı olumlu sözler söylediğiniz takdirde bilinçaltınız o yönde çalışmaya başlar.
Başınıza kötü bir olay olarak adlandırdığınız bir şey geldiğinde bunu anlatırken " ama her şerde bir hayır vardır " diyerek o kötü olayın nasıl iyi yanları ve etkileri olabileceğini de ifade edin. Hatta onları yazın ve devamlı okuyun.
Umut dolu, yapıcı eleştiri yapan ve ileriye neşeyle bakan insanlarla ilişki kurun. Devamlı üzülen, olumsuz düşünen insanların bu yönlerini değiştirmek için " ne yaparsan bunun üstesinden gelirsin?" gibi sorularla onları değiştirmeye gayret edin. Üzüntü parça parça yok edilir. Bunun için önce küçük şeylere üzülmeyi bırakın. Konuşmalarınızdan üzüntü ve korku belirten kelimeleri çıkarın.
Birbirimizi kınadığımız ya da yargıladığımız zaman olumsuz düşünceleri birbirimize aktarırız. Buna karşın, birbirimizi takdir ettiğimiz, sevdiğimiz ve yüreklendirdiğimiz zaman, hem karşımızdakine olumlu düşünceleri yansıtmış olur, hem de kendimizi sevmiş ve takdir etmiş oluruz. Biz öfkeyi, kızgınlığı yaratabilecek güce sahipken ve hatta bunu günlerce ve aylarca sürdürebiliyorken, bunun tam zıttı olan sevgiyi ve toleransı daha fazla üretebilecek güce sahibiz demektir. Tek yapmamız gereken kendimize bu konuda emek vermektir.
Pozitif düşüncelerle sihirli sözcükleri harekete geçirin…
Bunun için yapacağımız ilk adım önce düşüncelerimizi kontrol etmektir. Çünkü düşüncelerimiz duygularımızın, duygularımız da konuşmalarımızın aynasıdır. Ne hissediyorsak onu söze dökeriz. Olumsuz enerji moduna girmişsek, ilk önce onu hissetmemize sebep olan düşünceyi kontrol etmemiz gerekir. Buna sebep olan düşünceyi ortadan kaldırmak için, bizleri pozitif ve yüksek bilinç seviyesine bağlayacak olan düşüncelere odaklanmamız gerekir. Bunun için kendimize soracağımız anahtar soru şu; “Hayatımın en iyi senaryosunu başlatıp, beni sevgiye ulaştıracak duygu seviyesine gelebilmek için nasıl düşünmeliyim?”Böylece sihirli sözcükler harekete geçer ve gözle görülemeyen enerji alanımızı temizlemeye başlar. Sözlerimizle ya yeryüzündeki cennetimizi yaratırız, ya da cehennemimizi... İçinizden gelmiyor olsa bile, sabah uyandığınız andan itibaren gününüzü hem kendinize hem de çevrenizdeki insanlara takdir dolu sözler söyleyerek geçirmeye niyet etmelisiniz. Göreceksiniz ki bu bir müddet sonra sizin alışkanlığınız haline gelecektir.
Her güne olumlu bir duyguyu yaşamak ve yaşatmak üzere niyet ederek başlayın. Tüm gün farkındalığınız bunun bilinciyle geçsin. Bu güne kadar sahip olduğunuz alışkanlıkların dışına çıkarak yeni alışkanlıklar edineceksiniz, edindiğiniz yeni düzen de tüm bilinçaltı sisteminizi değiştirecek. Bunun için kesinlikle kendinize emek vermeniz gerekir. Bugüne kadar istemeden sahip olduğunuz alışkanlıkların yerine, isteyerek ve bilerek edindiğiniz yeni alışkanlıkları koyacaksınız. Kendimize olan sevgimizi, saygımızı ve güvenimizi, söz ve davranışlarımızla hissettirmeliyiz. Bu bizim frekansımızı etkiler, böylece yakaladığımız yüksek değerlerle domino etkisi yaratarak, yüksek frekanstaki insanlarla ve olaylarla etkileşime geçmiş oluruz.
Hayatımızdaki olumsuzluklardan şikayet etmek ve isyan etmek bizlere hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, hayatın akışının kötüye gitmesini sağlar. Allah'ın yarattığı, sayısız güzelliklerle dolu dünyayı yaşamanın sırrı, ona şükretmekle başlar. Şükretmenin gücü devreye girer ve hayat çarkını olumlu yönde döndürmeye başlar. Yeryüzündeki masmavi denizler, gökyüzündeki muhteşem uçsuz bucaksız enginlikler, olağanüstü lezzetter, bize bahşedilen meyveler, sebzeler ve daha varoluşun sınırsız nimetleri... İşte bunların hepsini yaratan, dilediğini yoktan var eden, varken yok eden sonsuz kudret ve kuvvet sahibi Allah, teşekkür dolu kalbe vermeyi sevendir. Yüksek bir bilinçle düşündüğümüzde tüm bu güzelliklerin ve varoluşun sınırsızlığını o zaman fark ederiz.İnsan sahip olduğu nimetlerin farkına varıp Allah'a şükretmelidir. Şükür, Allah’a sadece sözle değil, yürekten ve hücresel düzeyde olmalıdır. Ve aynı zamanda Rabbimizin bahşettiği nimetleri, onun istediği ve sevdiği yolda kullanmak da şükretmektir. Şükretmek için bize çok büyük bir nimetin verilmesini beklememeliyiz. Allah'ın bizim için ne hazırladığını bilmeden şükretmek gerçek teslimiyettir. Zaten, her anımızın nimet dolu olduğu çok açık bir gerçektir. Sağlığımızın, beş duyu organımızın, nefesimizin, aklımızın farkında olmak gafletten uyanmaktır. Sahip olduğumuz nimetlerin değerini onlar elimizdeyken şükretmek, onları çoğaltır. Şükür, önemli bir ibadet olmasının yanı sıra en güzel koruyucu kalkanlardan biridir. Hatta başında gelir. Şeytan, insanları şükürden uzak tutmak için şikayet seviyesine düşürür. Şükür ise kontrolü elimize verir ve bizi ilâhi düzene isyandan uzak tutar. Sonsuz güç ve kudret Allah itfadır ve Yasin suresi bunu bize belirtir: O ol derse olur. " Kün de yekûn".
İbrahim suresi der ki:
“Eğer şükrederseniz, gerçekten size arttırırım ve eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir”.
Bu ayetin gerçekliğini yaşadığımız müddetçe görüyoruz.
Bu adanmışlık, bizlere sevgi dolu bir yürek, yüksek odaklanma gerektirdiği için başarılı bir zihin, zindelik, enerjisi yüksek olan fiziksel beden ve özgüven veriyor.
Yoga eğitmenlik eğitimi 3-6 ay arası süren uzun bir yolculuktur. Bu yolculukta bir eğitmen adayı en önemli olan öğretiyi kazanıp, ona gelen herkese bu öğretiyi kazandırıyor. Herkes için önemli olan bu öğreti ise; yaşantımızdaki hangi alanı güçlü kılmak istiyorsak, var olan tüm gücümüzü oraya kanalize ederek, onu güçlü kılmayı başarmaktır. Öğretide görüyoruz ki; sadece fiziksel bedenimizi güçlü ve zinde kılmak, bizleri zihnen güçlü kılmaya yetmiyor. Hem zihinsel hem de duygusal olarak güçlü olabilmemiz için duyumsal değişim araçlarımız olan 5 duyu organımızı da beslememiz gerekiyor. Tüm bunları öğrendiğimizde, hayatımızda yöneltilmiş ve insiyatifi elde tutan bir değişim yaratma gücünün bizde olduğunu fark ediyoruz.
YOGA EĞİTMENİ OLMAK BİZLERE NE KAZANDIYOR?
Yoga eğitmeni olmak, bizlere kayıtsız şartsız sevgiyi özümsememizi, özgüveni ve güçlü konsantrasyona sahip bir zihni kazandırıyor. Sahip olduğumuz zihin yapımızı hatırlayacak olursak, bizler düşündükçe değişmeye devam ediyoruz. Böylelikle beynimize koyduğumuz her düşünce hangi nitelikte olursa olsun, o bilginin artmasına sebep oluyor. Bu yüzden olumlu ve dinamik değişimler için beynimizi yapıcı mesajlarla doldurduğumuzdan emin olmamız hayati önem taşıyor.
Yoga, kökleri Hindistan’a dayanan bir yaşam biçimidir. Kişinin kendi iç dünyasına dönüp ruhunu tanımasını sağlıyor. Meditasyon ve duruş tekniklerinden oluşan yoga insanların hayatı üzerinde olumlu etkiler yaratarak daha sağlıklı ve mutlu bir yaşantı sunuyor.
Sibel Saraçoğlu Yoga eğitmeni ve eğitmen eğiticisi olup, KKTC’deki ilk yoga merkezi Yoga Yama’yı 2005 yılında Girne’de kurmuştur. Aynı zamanda pilates eğitmeni ve yaşam koçu da olan Sibel Saraçoğlu, eğitimlerini Guru Raghuramji’den aldı.
Saraçoğlu, Yoga Yama’da verdiği derslerin dışında nefes kullanımı, meditasyon, yoga ve yaşam koçluğunu sentezlediği workshoplar düzenlemekte ve birebir yoga eğitmenlik eğitimleri vermektedir. İletişim ve bütüncül sağlığı misyon edinen Saraçoğlu, Doğu’nun mistik uygulamaları ile Batı'nın dilsel ifadeleri arasında köprü oluşturmaktadır.
Kişiye özel eğitimler ve seminerler düzenleyen Saraçoğlu, aynı zamanda şirketlere özel kurum içi danışmanlık ve koçluk hizmetleri vermektedir. İş yaşantısında, çalışanların yaratıcılığını ortaya çıkarması ve yüksek motivasyonlu verimli çalışma ortamının sağlanması için verdiği eğitimlerin, önemli olduğuna inanan Saraçoğlu, eğitim verdiği birçok kurumdan etkili sonuçlar aldığını belirtmektedir.
Verdiği eğitimler ve uzmanlık alanları şu şekilde;