Paylaş
Fotoğraflar: Duygu Özbekçi Milli
10nno’nun heyecan verici hikâyesini dinlemek üzere Ece Hanım’ın dükkânını ziyaret ettiğimizde, ağaç evlerden şehirden dolaplara, sihirli battaniyelerden, kâğıttan çantalara uzanan özel tasarımlı ürünler karşıladı bizi. Uyanıklar sohbetimizde, tüm ürünlerle çocukların hayal kurmalarını sağlamayı amaçladıklarını anlatırken, evde geçirilen sürede sosyalleşmenin de önemine dikkat çekti.
Öncelikle 10nno’nun başlangıç hikâyesini dinleyelim mi?
İç mimarım, 10 yıl kendi ofisim vardı. Oğluma hamile kalınca biraz da hamileliğin stresiyle sanırım, işlerimi teslim ederek, ofisimi kapattım. Oğlum 3 yaşına geldikten sonra da freelance çalışmalarım oldu ama uygulamaya çok girmeden proje çizmeyi tercih ettim. Geçen yıl oğluma kulübe bir yatak çizerek, imal ettim ve sosyal medyaya da koydum. Sonrasında beklemediğim bir ilgiyle karşılaştım ve talepler gelmeye başladı. Çocuklara nasıl farklı uyku alanları yaratabilirim diye araştırmaya başladığımda ise bu alanda ciddi bir boşluk olduğunu fark ettim. Markamı oluşturmaya karar verdiğimde ise isim için oğlum Derin’in doğum tarihi olan 10.10.2010’dan yola çıkarak, 10nno’ya karar verdim. Ürünlerden dükkânın cephesine kadar her şeyinde bir özgünlük olsun istedim.
Tasarımlarınızı yaparken nasıl bir hayalle yola çıktınız?
Şunu düşündüm aslında; küçükken ağabeyimle oynarken koltuk minderlerini birleştirir ya da sehpaların, battaniyelerin altına girerdik. Çocuklarda içgüdüsel olarak hep bu var galiba. Ağaç ev ise oldum olası içimde kalmış bir şeydir. Bizim motelin bahçesindeki ağaçlara raflar çakar, dallarına oturur güya ağaç ev yapardık kendimize. Ben de markamı yaratırken önce kulübe yataklarla yola çıktım, sonra çocuk odasında mutfak da olsun, hadi dükkân da cafe de yapalım, tamirhane de olur derken mobilyada ürün çeşitliliği artmış oldu. Aslında bir nevi çocukların kendi yaşam alanlarını tasarlamış oldum. Dört ay gibi kısa bir sürede çocuk odasında hayal edebileceğiniz çalışma masalarından oyun alanlarına kadar her şeyi üretmeye başladık.
EN ÖNEMLİSİ DOĞAL OLMAK
Mobilyalarınızın öne çıkan özelliği nedir?
Öncelikle kullandığımız malzeme. Çocuklar her şeyin doğalını görsünler istedim; çünkü biz öyle gördük. Sokakta ve ağaca dokunarak büyüdük. Bu nedenle mobilyaların masif panel olmasını arzu ettim. Üzerine sadece su bazlı koruyucu vernik sürüyoruz. Dolayısıyla çocuğun irtibatta olduğu hiçbir kimyasal olmuyor. Bizi de ebeveynleri de en çok mutlu eden, bu doğal olma özelliği zaten. Ahşap oyuncakları da çocuk ağzına dahi alsa, zarar vermeyecek EN71 sertifikalı boyalarla boyuyorum. Tasarımlarda farklı malzemeler talep edenler de oluyor elbette ama yapamayız diyoruz. Piyasada farklı malzemelerden rengârenk ürünler, yeterince var zaten. Özellikle mobilyalar üzerinden de çocukların prenses ya da paşa pozisyonuna sokulmasını doğru bulmuyorum. Bu nedenle tasarım çizgimizden ve kullandığımız malzemelerden ödün vermiyoruz.
‘DAHA ÇOK EVDE VAKİT GEÇİRİYORLAR’
Günümüzün albenili ürünlerini düşündüğümüzde zor olanı tercih etmişsiniz. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Kendi içimizde de konuşuyoruz, bu doğallık onları cezbeder mi bilmiyorum? Örneğin ahşaptan yaptığımız fotoğraf makinesini eline aldığında ne düşünür acaba? Gerçeğini görmemiş olma ihtimali yüksek; çocuklar daha çok cep telefonu ya da tableti biliyorlar çünkü... Derdimiz çocukların daha fazla hayal kurmasını sağlamak; çünkü biz sokağı yaşadık ama günümüzde çocuklar evde daha çok vakit geçiriyor. En azından bu süreçte teknolojik aletlerden biraz kafalarını kaldırıp, odalarında da sosyalleşmelerini nasıl sağlayabiliriz onu düşünüyoruz. Öte yandan yaşam alanında vakit geçirirken, kendi işini kendi görmeyi de öğrenebilmeli. En yakın oğlumdan örnek verebilirim, odasında vakit geçirme süresi uzadı ya da kaçış alanı olarak bile odasını kullanmaya başladı.
KADIN GİRİŞİMCİLER BİR ARADA
Mobilya dışındaki ürünlerin de özel bir hikâyesi var bildiğim kadarıyla?
Öncelikle markamın arkasında çok iyi bir mutfak ve ekip olduğunu belirtmek isterim. Özellikle iş fikrimin ilk gününden tüm projelerin değerlendirilmesine kadar beni yüreklendiren, destek veren eşim Aykut ve Yasemin Köksal’a teşekkürü borç bilirim; çünkü bu iş tek başına yapılamayacak kadar zor. Tüm 10nno ailesi bana güç veriyor. Markamızın çatısı altında başka neler olabilir diye araştırdığımızda ise, öncelikle nostaljik ürünlere yöneldik. Sopalı atlar, geyikler, karakter yastıklar tasarlayarak üretmeye başladık. Sonrasında alım da yapalım derken bu alanda yaratıcı birçok kadın girişimciyle tanıştık. Yaklaşık 25 firmadan alım yapıyorsak, yüzde 80’ni kadın girişimcilerden oluşuyor. Her bir girişimcinin de kendi içinde müthiş hikâyeleri ve enerjileri var. Hepsinin de ortak özelliği anne olduktan sonra özellikli ürünlerle üretime başlamış olmaları.
Kadın girişimcilerden aldığınız ürünler neler?
Uyku kalitesini artıran denge ağırlıklı battaniyeden, örgü sepetlerinden puflara kadar aldığımız tüm ürünlerin, malzemelerinin yanı sıra özel bir hikâyesi de mutlaka var. Sadece çocuklar için değil anneler için de ürünler ekledik. Örneğin aldığımız bir çanta yıkanabilir kağıttan, yırtılmıyor, ekolojik, geri dönüşüm özelliği var. Siparişlerimizi yine doğal kumaştan çantalarımızda, mutlaka hikâyesini yansıtan mottoları da eklediğimiz notlar ya da mektuplarla gönderiyoruz. Böylece el yapımı ürünlerin duygusunu da hissetmek mümkün oluyor. Bence kısa zamanda bize gösterilen ilginin en önemli sebeplerinden biri de duygu aslında.
ATÖLYE ÇALIŞMALARI BAŞLAYACAK
Hayallerinizde bundan sonra neler var?
Mağaza olarak açıldık ama aynı zamanda toplantılarımızı yaptığımız, hayaller kurduğumuz odamızda atölyeler de başlayacak. Şu anda var olan ürünlerimizle bir odayı tamamen ölçüsüne göre yapabiliyoruz. Kişiye özel tasarım yapmak da hayallerimiz arasında. Online satış sitemiz de yakında açılacak. Özellikle Bursa’dan doğan ve bu kadar fazla ürün gamıyla fark yaratan bir marka olmak adına aldığımız olumlu geri dönüşlerden oldukça mutluyuz.
Paylaş